Han er sandelig den Angremodtagende, den Barmhjertige”.
O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir."
Hvis han er en løgner, så vil hans løgn falde (tilbage) på ham (selv).
Yalancı ve hilekâr olsa da aslında bütün yaptıklarının bir nedeni vardır.
Hun desuden temmelig stædig og meget hengiven overfor sin herre.
Alemlerin Rabbına hamdolsun!"
Muads svar var: ”Koranen.
Nuh dedi: “Binin içine!
Han er den Tilgivende, den Barmhjertige«”.
Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.''
De har ingen (sikker) viden, men følger (kun) en formodning, og de dræbte ham visselig ikke."
Bu hususta zanna uymak dışında hiçbir bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler.
Og de, som modtog Skriften ved visselig, at det er sandheden fra deres Herre, og Allah er ikke uvidende om, hvad de gør."
Kendilerine kitap verilmiş olanlar da pek iyi bilirler ki o Rabb'lerinden gelen haktır ve Allah onların yaptıklarından gafil değildir.
Når de opholder sig på jorden (hvilket sjældent sker), så bevæger de sig ved at hoppe på bagbenene.
Eğer yeryüzüne çıkmaya çalışırlarsa ceza olarak derhal buz tutarlar.
Jesus (Isa) og Moses (Musa).
"Mûsâ Çelebî".
(Græd ikke, Alfred!
(Ağlama Alfred!
Tror De i det hele taget, at nogen ved, hvor Kursk er?
Herhangi bir kimsenin Kursk'un yerini dahi bildiğini sanıyor musun?
Og Allah er den evige Tilgivende og den mest Barmhjertige.
Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
Jeg er jo ikke James Joyce, vel?
Sonuçta bir James Joyce değilim, öyle değil mi?
Over ham skal Herrens Ånd hvile, og folkene skal søge hen til ham.
(Mezmur 19:1) “RABB’in izzeti ebedî olsun; RAB işleriyle sevinsin.”
Havde vi haft noget andet klar ville vi have lavet det."
Başka birşeyimiz hazırda olsaydı onu yapardık."
Hvorfor skulle der ikke være to operaer om Manon?
Neden Manon hakkında iki değişik opera bulunmasın?
Hun har en broder (solen) og en søster (månen).
Güneş (Puqlaner) kız kardeştir, Ay (Tanqig) da erkek kardeş.
TV Guide Names Top 50 Shows.
"TV Guide Names Top 50 Shows" (İngilizce).
Heldigvis stoppede jeg mine tropper den 5. december, ellers havde en katastrofe været uundgåelig".
Birliklerimi 5 Aralık'ta durdurdum, aksi halde bir felaket kaçınılmaz olacaktı." diye yazmaktadır.
De syv byer (städer) er skrevet med fed skrift.
Hikâyeleri yedi kitapta toplanmıştır.
You stupid monkey!"
Seni aptal maymun!"
Det var da Moses stod frem som deres profet og befrier.
Bu sırada Firavun ölmüş, yerine başka bir firavun geçmiştir.
De kan tiltales Hooggeboren Heer (højbårne herre) eller Hooggeboren Vrouwe (højbårne frue).
El-Füyûzâtü’r-rabbâniyye fî evrâdi’l-Kadiriyye.
Men de har sagt vantro ord.
Lâkin şeytanlar kâfir oldular.
Gud giver Moses to tegn, som han kan vise israelitterne, hvis de ikke vil tro, at Gud har sendt ham.
Ancak bu iki kalıntıda yalnızca, tartışmalı bir şekilde İsrailoğulları'nın ismi geçmektedir ve Musa'nın yaşadığına dair bir kanıt teşkil etmemektedir.
Gud forbander Kain: ”Når du dyrker jorden, skal den ikke mere give dig sin grøde.
Allah yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır ki, oradaki geniş yollarda yürüyesiniz.
Hele verden er ligeglad med, om vi indtager Kursk eller ikke.
Bütün dünya bizim Kursk'u alıp almamızı önemsemiyor.
Hvis du ville gøre det, så ville du have brug for en helt anden Superman.
Eğer bunu yaparsan sana farklı bir Superman gerekir.
Således var ildens sukkal flammen.
Ateş yıldırımdan yaratılmıştır.
"Ses vi?
Görüşmeyeli nasılsın?
Al-Monitor.
Al-Monitor (İngilizce).
En kvinde som Manon kan have mere end én elsker".
Manon gibi bir kadının birden fazla sevgilisi olabilir.
The Port Vale Miscellany.
The Port Vale Miscellany (İngilizce).
Lisa ville lejlighedsvis annoncere det også.
Lisa da bazen bunun tanıtımını yapardı.
Båden er formentlig (tænkt) anvendt til guden Faraos rejse til det hinsidige.
Firavun’un tuzağı, tamamen sonuçsuz kaldı."
I højsæsonen (navnlig i juli) kan ventetiden være op til fem timer.
Yüksek sezonda (özellikle Temmuz) bekleme zamanı beş saatin üzerinde olabilir.
Også New York og Madrid fik meget positive evalueringer.
Ayrıca New York ve Madrid de olumlu notlar almışlardı.
A History of Us: War, Peace and all that Jazz.
A History of Us: War, Peace and all that Jazz (İngilizce).
I sommeren 1991 myrdede Dahmer i gennemsnit en person om ugen.
1991 yazında Dahmer, ortalama her hafta birini öldürüyordu.
Rusland opretholder stærke og positive forbindelser med andre BRICS-landene.
Rusya diğer BRICS ülkeleri ile güçlü ve olumlu ilişkiler sürdürmektedir.
Det blev ikke tilladt katolikker at bo i byer.
Katoliklerin kentlerde yaşamasına izin verilmez.
Bare 100 riddere nåede tilbage til Kastilien.
Yalnızca 100 şövalye Kastilya'ya geri dönebilmiştir.
Stening er ikke omtalt i Koranen, men omtales i hadith.
Akîde kelimesi kavram olarak Kur'an'da yer almaz.
Abrahams skrifter, Davids salmer (’Salmerne’ Zabūr), Toraen af Moses (’Moseloven’ Tawrāt) og Evangeliet af Jesus (Injīl) som åbenbarede bøger og skrifter tilsvarende Koranen.
Putları reddederek sadece İbrahim’in, Musa’nın ve İsa’nın Tanrısı’nın tapılmaya değer olduğunu savunurlar.
Bjerge og floder skiftede plads og veje blev ødelagt.
Dağlar ve nehirler yer değiştirdi ve yollar harap oldu.
Du kunne have fundet en kristen mand, et kristent pladeselskab! ...
Bana bir Hıristiyan adam, bir Hıristiyan plak şirketi gönderebilirsin!"
Koranen.
Zikirli Kur’an hakkı için!
Så vil Vi da også vende dig mod Qiblah, som du vil have behag i: Vend da dit ansigt mod den Hellige Moské .
Verdiğin nimetleri senin şanına vakfeden bizlerin de onlar ile birlikte ahirete getirilmesini senden diliyoruz.
Jarlen svarede: "Følg I bare kongens mærke vel!
Nebukadnezar, "Doğru söylediniz!" dedi.
På guds og herskabs nåde.
Kendisine Allah'tan Rahmet dileriz.