اسم الالبوم الأول هم "I Brought You My Bullets, You Brought Me Your Love" في عام 2002.
İlk albümleri “I Brought You My Bullets You Brought Me Your Love dır.
و( كان صلى الله عليه وسلم يضع يده اليمنى على اليسرى ) .
Sol elinde (ve sağ kalçasında) bulunmaktadır.
كلية علوم اللاهوت (Faculty of Theology).
Teoloji Fakültesi (
ذكر الرواة الخطبة بسندين مع اختلاف العبارات، الأولى يرويها الكليني عن جعفر الصادق، والثانية عن علي بن موسى الرضا.
Zuhruf (43. Sûre): 1-Hâ, Mîm. ; 2- O apaçık Kitâp hakkı için!
إذا "كذب" فمعناه أنه صادق في كلامه؛ أي أن فلاسفة كريت وهو منهم كل مايقولونه كذب.
Ancak kendisi bunu yalanlamaktadır.
أنا أعرفكم جميعا...
Hepinizi tanıyorum...
أيها المسلمون، لا تشعروا بالراحة!
Ey Müslümanlar, rahatlamayın!
أسال نفسي عن هذا : كم يوجد فيلم ثالث جيد ؟ " .
Kendime şunu soruyorum: Kaç tane iyi bir üçüncü devam filmi var ki?".
والإيمان برسله، والإيمان باليوم الآخر، والإيمان بالقدر خيره وشره.
Ahiret'e, yânî âhiret Gününe, inanmak.
ولكن روسيا البيضاء اختارت طريقها للتغلب على هذه الأزمة.
Ancak Beyaz Rusya, bu krizin üstesinden gelmek için kendi yolunu seçti.
وسألهم شيءًا يأكل به خبزًا فأعطاهم بعضهم أربعة دراهم.
Yine sana neyi infak edeceklerini soruyorlar.
ثم سيؤمن بي اليهود ويتبعوني.
Daha sonra Yahudiler bana inanacaklardır ve beni takip edeceklerdir.
وجهت للجيش 62 مهمة الدفاع عن المدينة بأي ثمن.
62. Ordu'nun görevi kenti ne pahasına olursa olsun savunmaktır.
في حين فتحت 30 فندقا جديدا في عام 2010.
2010'da 30 yeni otel açılmıştır.
أفْدُم: مصدر فَدَم.
Nasıl bir kaynaktır ki.
يحتاج المجتمع إلى افراد يعملون في المستشفيات.
Toplumun hastanelerde çalışacak insanlara ihtiyacı vardır.
لو أراد هؤلاء النبلاء دخول منازلكم، اتركوا منازلكم.
Eğer bu centilmenler evlerinize girmek isterse, siz evleriniz terk edin.
سيختار زوجته المستقبلية من بين النساء الفاضلات.
Müstakbel eşini faziletli kadınlar arasından seçecektir.
كما تستقبل كندا أيضاً أعداداً كبيرة من اللاجئين.
Kanada ayrıca çok sayıda mülteciyi de kabul eder.
وفيه: «ثم قال: «أيها الناس!
(Mü'minun Suresi, 12) "Ey insanlar!
لو كان بإمكان أحد ما أن ينقذني فسيكون ذلك أنت.
Eğer biri beni kurtarabilseydi, o kişi sen olurdun.
حرصت على عدم تخيب ظنكم مع موسيقاي!
Müziğimle sizi hayal kırıklığına uğratmadığıma eminim!
ابقى بعيدا عن أزرار (No Thanks) (If you can help it) وبدلا من ذلك قم بإغلاق النافذة باستخدام " × ".
Bununla birlikte onları affet, ellerini tut.
خلي بالك من جيرانك.
Konu komşudan utanın bari.
(والله يبارك لاتفيا!)
(Tanrı Letonya'yı kutsasın!)
إستيقظت في الصباح ثم قلت لأمى _أنا ذاهب إلى إسطنبول.
Sabah kalktım anneme: -Ben İstanbul'a gidiyorum.
جميع السجلات الطبية، بما في ذلك شهادة وفاته، قد فقدت.
Ölüm belgesi de dahil olmak üzere tüm tıbbi kayıtlar yok olmuştur.
كذلك فعل وزير الحرب النمساوي.
Avusturya savaş bakanı da aynı şeyi yaptı.
ثم في ما بعد أقيمت له حفلة تأبينيّة تكريمًا له.
Ondan sonra Aydın muhassılı olarak görev yaptı.
ولهذا السبب مر الصيف طويلاً ووحيداً علي هاري.
Bu yüzden Harry için yaz uzun ve yalnız geçmiştir.
لم تدم البهجة في مدريد طويلا.
Madrid’deki sevinç uzun ömürlü olmaz.
أي اذكر عاداً الذين كذبوا هوداً فأهلكم الله بالريح العقيم، وثموداً كذبوا صالحاً فأهلكوا بالرجفة.
Sonra siz, ey doğru yoldan sapan ve hakkı yalanlayanlar!
رفض أن يكون "كاذبا".
Bir "yalancı" olmayı reddetti.
«مُستسلم للموت، هادئ تماماً.
"Ölüme teslim olmuş, tamamen sakin.
عندئذ ترك Fred المال على الطاولة.
Bunun üzerine Fred parayı masanın üstüne bırakır.
يمكن للأشخاص الذين ينتجون الطاقة المتجددة بيع "منتجاتهم" بأسعار ثابتة لمدة 20 أو 15 سنة.
Yenilenebilir enerji üreten kişiler, 15 veya 20 yıla uzanan sabit fiyatlarla “ürünlerini” satabiliyorlar.
لم تتمكن الشرطة من تأمين المبنى حتى قبيل الساعة 16:00.
Polis, binanın güvenliğini saat 16:00'a kadar sağlayamadı.
في 21 يونيو 2005 تم إستدعاء الخبراء إلي مجلس الشيوخ من أجل مناقشة الموضوع.
21 Haziran 2005'te, konuyu tartışmak için uzmanlar Senato'ya getirildi.
قال العقيلي: «والقول فيها قول البخاري وهي صحيحة.»
O zat: 'Doğru söyledin' dedi."
في أبريل 2011 قال أيضًا: "أشعر أني أوكراني بنسبة مئة بالمئة".
Nisan 2011 yılında "Ben kendimi yüzde yüz Ukraynalı hissediyorum" şeklinde konuştu.
وصنف اختلق الكلام كذبا من غير أصل وهو من كلام العامة وظاهر المعنى هنا الخلط في الكلام.
Örgüt ise söz konusu iddia ve suçlamaları yalanladı.
فمن المسؤول؟.
Kim sorumlu?
على عكس معظم الدول الأوروبية الأخرى ، حافظت السويد على معدل بطالة حوالي 2 ٪ أو 3 ٪ من قوة العمل طوال الثمانينات.
Diğer birçok Avrupa ülkesinin aksine, İsveç, 1980'lerde iş gücünün yaklaşık %2'si veya %3'ü dolayında işsizlik oranını korumuştur.
وذكر إبراهيم في 69 موضعًا من القرآن.
İbrahim, Kur’an’da adı 69 defa geçmektedir.
و كانت تصف نفسها خلال هذه الأعوام بأنها ماركسية.
Bu yıllarda kendisini Marksist olarak tanımlıyordu.
Lonely Planet Israel & the Palestinian Territories (باللغة الإنجليزية).
Lonely Planet Israel & the Palestinian Territories (İngilizce).
فأتيناه فقسم ما له شطرين ثم خيرنا في أحسن الشطرين.
Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık.
IC 1613 عضو في المجموعة المحلية.
IC 1613, Yerel Grup üyesidir.
وأوصي قبيلتي وادعة أن يحافظوا على دار الحديث فإنه يعتبر عزًا لهم وقد قاموا بنصرة الدعوة في بدء أمرها فجزاهم الله.
Halkımı öyle küçümsüyorlar ki, artık bir ulus saymıyorlar onu."
في 2007 أيضا انتحرت أحد الفتيات الاتي كانت تعمل معها .
Yine 2007'de çalıştırdığı kızlardan biri intihar etti.