무엇이 문제입니까?
Sorun ne?


내 안경은 어디 있어요?
Gözlüğüm nerede?

저는 항상 바빠요.
Ben her zaman meşgulüm.

안녕하세요.
Merhaba.

안녕하세요.
İyi günler.

안녕하세요.
Günaydın!

그는 80 키로 이상 나간다.
O 80 kilodan fazla geliyor.

저는 미국사람 이에요
Ben Amerikanım.

발음표시는 읽을 수 있으십니까?
Fonetik işaretleri okuyabiliyor musun?

이 CD 는 10 달러 입니다.
CD'yi alman 10 dolar tutuyor.

비가 내려서 택시를 탔습니다.
Bir taksi çağırdım çünkü yağmur yağıyordu.

비가 내려서 택시를 탔습니다.
Yağmur yağdığı için taksiye bindim.

그는 아무일도 없었던듯이 보였다.
Hiç bir şey olmadığı görünüyordu.

나는 학교에 가요.
Okula gidiyorum.

나는 학교에 가요.
Ben okula gidiyorum.

나는 한국말을 공부해요.
Korece çalışıyorum.

내친구는 한국어를 공부해요.
Arkadaşım Korece çalışıyor.

우리들은 노래방에서 소주를 마셨어요.
Karaoke barda soju içtik.

오늘 숙제가 너무 많아요.
Bugün bir sürü ödevim var.

감사합니다!
Teşekkürler!

그분이 누구입니까?
O kim?

지난 방학 때 뭐 했어요?
Son tatilde ne yaptın?

바쁘세요?
Meşgul müsünüz?

신이 세상을 창조하였다.
Allah dünyayı yarattı.

어제 저는 책을 샀어요.
Dün kitap aldım.

여보세요?
Alo.

나중에 보자!
Sonra görüşürüz!

이것은 중국의 부채입니다.
Bu Çinin yelpazesidir.

내가 그를 꽉 안아서 울었다.
Ben ona sıkıca sarılıp ağladım.

너에게 전화를 걸고 싶었는데, 너가 안 받을까봐 결국 전화 못했어.
Seni aramak istedim ama senin açmayacağından korktuğum için arayamadım.

나는 내년에 중국어를 배우고 싶다.
Gelecek sene Çince öğrenmek istiyorum.

나는 내년에 중국어를 배우고 싶다.
Gelecek yıl Çince öğrenmek istiyorum.

물은 투명하다.
Su saydamdır.

사랑이 사랑을 어떻게 사랑할 수 있니?
Aşk aşka nasıl aşık olabilir ki?

지난 주말에 산으로 소풍을 갔다.
Geçen hafta sonu dağa pikniğe gittim.

너 바보 아냐!
Sen aptal değilsin!

오늘이 며칠이지?
Bugün ayın kaçı?

나는 지금 31살이다.
Ben şimdi 30 yaşındayım.

어떻게 그런 일이 발생할 수 있었지?
Böyle bir şey nasıl olabildi?

어디에 가고 싶으세요?
Nereye gitmek istersiniz?

신이 세상을 창조하였다.
Tanrı dünyayı yarattı.

비가 그쳤다.
Yağmur yağışı durdu.

그녀는 힘든 삶을 살았다.
Zor bir hayat yaşadı.

그는 자전거가 하나도 없다.
Onun bir bisikleti yok.

마음먹기에 따라 똑같은 세상이 지옥이 될 수도 있고, 천국이 될 수도 있다.
Farklı aklı olanlara, aynı dünya bir cehennem ve bir cennettir.

연락하고 지내요.
Temas kuralım.

이 기사를 읽는것만으로도 그 사고가 얼마나 심각했는지 알 수 있다.
Kazanın ne kadar ciddi olduğunu anlamak için sadece bu makaleyi okumalısın.

이것은 제 책입니다.
Bu benim kitabım.

그녀는 스무 살에 선생님이 되었다.
O yirmi yaşında, bir öğretmen oldu.

제 시계는 당신의 것과 다르다.
Saatim sizinkinden farklı.