# tr/ted2020-10.xml.gz
# uz/ted2020-10.xml.gz


(src)="1.1"> AIDS ve kuş gribi hakkındaki tüm haklı kaygılarımızın ötesinde , -- ki bu konuda parlak Dr. Brilliant bize bugün daha ayrıntılı bilgi verecek -- bir diğer pandemik salgından , kalp hastalıklarından , şeker hastalığı ve tansiyondan bahsetmek istiyorum .
(src)="1.2"> Bunların hepsi insanların % 95 'inde , sadece yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesiyle tamamen önlenebilir .
(trg)="1.1"> CPID va qush gripi haqida qayg 'urishga asos bor va biz ular haqida bugun kechroq ajoyib Doktor ajoyibdan eshitamiz Hozir esa men boshqa pandemiya haqida gapiraman .
(trg)="1.2"> Yani yurak qon kassalliklari , qand kassalligi va yuqori qon bosimi Bularning hammasini oldini olish mumkin eng kamida 95 % odamlarning orasida .
(trg)="1.3"> Bunga erishish uchun chunchaki dieta va hayot tarzini o 'zgartirish kerak .

(src)="2.1"> Bizler burada , hastalıkların küreselleşmesine tanık oluyoruz .
(src)="2.2"> Diğer toplumlar bizim gibi beslenmeye , yaşamaya ve ölmeye başladı .
(src)="2.3"> Ve örneğin Asya bir tek kuşağın yaşam süresinde , kalp hastalığı , şişmanlık ve şeker hastalığında en düşük oranlardan en yüksek oranlara vardı .
(src)="2.4"> Afrika 'da , birçok ülkede , kalp hastalıklarından ölüm sayısı AIDS ve HIV nedeni ile olan ölümlere artık eşit .
(trg)="2.1"> Muammo shundaki , Kassalik globalizatsiyasi , yani dunyo bo 'ylab umumiylashuvi yuz bermoqda Odamlar bizga ( Amerikaliklarga ) o 'xshab ovqat yeydi , biz kabi yashaydi va huddi bizlardek vafot etadi .
(trg)="2.2"> Va bir avlodda , masalan , Osiyoda eng kam yurak kassaliklari , semizlik va qand kassaligi bor edi .
(trg)="2.3"> Hozir esa u eng yuqori darajaga ko 'tarilgan .
(trg)="2.4"> Va Afrikada yurak qon kasalliklari ko 'pgina davlatlardagi VICH va SPID sababchi bo 'lgan o 'lim bilan tenglashadi

(src)="3"> Gerçek anlamda milyonlarca insanın yaşamına önemli değişiklikler getirebilme ve küresel çapta koruyucu hekimlik konusunda bir fırsat penceresi ile karşı karşıyayız .
(trg)="3"> Man shuning uchun bizda juda muhim imkoniyat bor yani millionlan odamlarning hayotini o 'zgartiratish va butun dunyo bo 'ylab kasalliklarning oldini oladigan tibbiyotni amalga oshirish kerak bo 'ladi .

(src)="4"> Kalp ve damar hastalıkları yalnızca Amerika 'da değil , tüm Dünya 'da hemen hemen herkes için tümüyle önlenebilir olmasına rağmen , her şeyden çok insan öldürüyor .
(trg)="4"> Yurak va qon kasalliklari hali ham ko 'pgina odamlarning umriga zomin bo 'layapti-Nafaqat bu davlatda , balki butun jahon bo 'ylab- hamma narsani qo 'shgandagidan ham ko 'p odamlarni o 'ldiradi va eng asosiysi hamma bu kasalliklarning oldini olsa bo 'ladi

(src)="5.1"> Yanlızca önlenebilir değil , aynı zamanda geriye çevrilebilirler .
(src)="5.2"> Neredeyse 29 yıldır kolayca beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzını değiştirerek , pahalı , yüksek teknoloji ürünü olan ölçümlerle bu basit düşük maliyetli ve çok gelişmiş olmayan teknolojilerin ne kadar güçlü olduğunu kanıtlıyoruz .
(src)="5.3"> Bir yıl önce ve sonra , arteriyografi değerleri ve kalp PET göstergeleri .
(trg)="5.1"> Bu nafaqat oldini olsa bo 'ladigan kasallik , aslida uni orqaga qaytarish ham mumkin .
(trg)="5.2"> Oxirgi 29 yil ichida biz shuni ko 'rsata oldikki , shunchaki turmush tarzi va ovqatlanishni o 'zgartirish bilan , qanchalik oddiy va texnologiyasiz hayotni saqlab qolish mumkinligini biz yuqori texnologiyalar va diqqa bilan hisoblash natijasida Xulosa qildik .
(trg)="5.3"> Avval , Arterigrafiya , avval va keyingi yillarda , va Yurak PET skanirovaniya tufayli

(src)="6"> Birkaç ay önce , prostat kanserinin beslenme alışkanlıklarını ve yaşam tarzını değiştirerek durdurulabileceğini veya iyileştirilebileceğini , tümör büyümesinde % 70 oranında azalma sağlanabileceğini -- kontrol grubunda bu oran sadece % 9 idi -- gösteren ilk çalışmayı yayınladık .
(trg)="6.1"> Biz buni bir nech oy avval ko 'rsatdik va Yakuniy ishimizni nahsr ettik .
(trg)="6.2"> Bu izlanishlar aslida siz kasallikni to 'xta olishingiz yoki orqaga qaytara olishingiz mumkinligini Prostata raki misolida ko 'rsatadi .
(trg)="6.3"> Bu ovqatlanish va turmush tarzini o 'zgartirish orqali 70 % Rak o 'simini kamaytirish yoki to 'xtatib qo 'yishini isbotladi .
(trg)="6.4"> Biz bu izlanishni kontrol guruhdagi 9 % natija bilan solishtirdik

(src)="7.1"> Ve burada MRI ve MR spektroskopileri , prostat tümörünün aktivitesi kırmızı ile gösterilmiştir .
(src)="7.2"> Bir sene sonra küçüldüğünü görebilirsiniz .
(trg)="7"> Magnetic Resonance Spektrosopiya natijalari bu erda ko 'rsatilgan Prostata o 'smasi qizil rangda Siz bir yildna keyin uning kishirayib ketganini ko 'ra olasiz ( bu erda )

(src)="8.1"> Ve şimdilerde obez salgını var .
(src)="8.2"> Yetişkinlerin üçte ikisi ve çocukların % 15 'i .
(src)="8.3"> Beni asıl endişelendiren şey , şeker hastalığının son 10 yılda % 70 artmış olması ve bu belki de ilk defa bizim yaşadığımızdan daha kısa süre yaşayacak çocukların nesli olacak .
(src)="8.4"> Bu çok acıklı ve önlenebilir .
(trg)="8.1"> Yana bir narsa bu semizlik epidemiyasi .
(trg)="8.2"> Katta odamlarning 2 dan 3 qismi va bolalarning 15 % da uchraydi .
(trg)="8.3"> Men uchun eng qayg 'ulisi shundaki , Qand kassaligining 70 % ga ko 'payishi Oxirgi 10 yil ichida sodir bo 'ldi , va bu avlod bolalari qisqaroq hayot kechiradigan avlodning birnichisiga aylanishi mumkin albatta , bizga nisbatan qolishtirganda .
(trg)="8.4"> Bu juda achinarli va oldini olsa bo 'ladi .

(src)="9.1"> Bunlar , oy sonuçları değil .
(src)="9.2"> Bunlar , eyaletlere göre obez olan insanların sayısı ' 85 , ' 86 , ' 87 'den başlayarak , bunlar CDC 'nin websitesinden ' 88 , ' 89 , ' 90 , ' 91 , ve yeni bir kategori geliyor ' 92 , ' 93 , ' 94 , ' 95 , ' 96 , ' 97 , ' 98 , ' 99 , 2000 , 2001 -- ve daha da kötüleşiyor .
(src)="9.3"> Sanki geriliyoruz .
(src)="9.4"> Şimdi bununla ilgili ne yapabiliriz ?
(src)="9.5"> Evet , kalp hastalıklarını ve kanseri iyileştiren diyet , Asya diyeti .
(trg)="9.1"> Bu raqamalr saylov natijalari emas , balki semiz odamlar soni shtatlar bo 'yicha , 85 , 86 , 87 chi yillardan boshlab Kassaliklarni Boshqarish Markazidan olingan ma 'lumot .
(trg)="9.2"> Yana 88 , 89 , 90 , va 91 yillar bu yerda yangi kategoriya boshlanadi- 92 , 93 , 94 , 95 va 96 yillar va 97 , 98 , 99 , 2000 , 2001 yillarga kelib ahvol yana ham og 'irlashgan .
(trg)="9.3"> Biz " rivojlanayapmiz " Biz nima qila olamiz ?
(trg)="9.4"> Xo 'sh , siz bilgandek dieta yurak kasalliklarini orqaga qaytara olsihni ko 'rsatdik Hamda , rakni .
(trg)="9.5"> Bu dieta Osiyoliklar dietasi orqali amalga oshirildi

(src)="10"> Ama Asya 'daki insanlar bizim gibi yemeye başladılar , bu da bizim gibi onların da hasta olmalarının sebebi .
(trg)="10"> Lekin hozirda Osiyoliklar ham biz kabi ovqatlanishni boshlashgan va shuning uchun ham ularda kasalliklar ko 'paymoqda Huddi bizdagidek

(src)="11.1"> Birçok sayıda büyük yemek firmaları ile çalışmaktayım .
(src)="11.2"> Onlar sağlıklı besinleri eğlenceli , çekici ve kıtır kıtır yapabilirler .
(src)="11.3"> McDonald 's 'ın , PepsiCo , ConAgra ve Safeway 'in danışmanlar kurulunu yönetiyorum ve çok yakında Del Monte 'nin .
(src)="11.4"> Bunu iyi bir iş olarak görüyorlar .
(trg)="11.1"> Shu sabable , men ko 'gina katta ovqat kompaniyalari bilan ishlayapman .
(trg)="11.2"> Sog 'lom ovqatlarni qiziqarli mazali va qulay ekanlgini ko 'rsatish ularning qo 'lidan keladi .
(trg)="11.3"> Men maslahat beruvchi rahbarlardan biriman , hususan Makdonalds va PepsiCo va ConAGra ba SAfeway lar uchun , va yaqinda Del MOnte ham shular qatoriga qo 'shildi .
(trg)="11.4"> Va ular mening fikrimni yaxhshi biznezga olib kelishini ta 'kidlayaptilar .

(src)="12.1"> McDonald 's 'ta gördüğünüz salatalar çalışmamızdan geldi -- yakında Asya Salatası 'nı menülerine ekleyecekler .
(src)="12.2"> Pepsi 'nin gelirlerindeki büyümenin 3 'te 2 'si daha iyi yemeklerden kaynaklanıyor .
(trg)="12.1"> Makdonaldslarda siz ko 'radigan salatlar bizning ishimiz natijasi bu Osiyoning Salatlaridan namuman bo 'ladi .
(trg)="12.2"> Pepsida esa , ularning foydasining 2 dan 3 qismi yaxshriqo mahsulotlaridan kelib chiqqan .

(src)="13.1"> Ve eğer bunu yapabilirsek , AIDS ve HIV ve sıtmanın tedavisi ve kuş gribinden korunmak için gereken ilaçları alarak kaynakları ulaşılabilir hale getirebiliriz .
(src)="13.2"> Teşekkürler .
(trg)="13.1"> Va agar biz bunga erisha olsak , biz keyichalik dorilar resursini chindan ham kerakli bo 'lgan holatlar uchun yo 'naltira olamiz Masalan , SPID , VICH va Malariya kabi kasalliklarni davolash uchun hamda , qush gripining oldini olish uchun .
(trg)="13.2"> Rahmat .

# tr/ted2020-1044.xml.gz
# uz/ted2020-1044.xml.gz


(src)="1.1"> Benim büyük fikrim çok çok küçük bir fikir .
(src)="1.2"> Bu fikir şu an içimizde atıl duran milyarlarca fikri canlandırabilir .
(trg)="1.1"> Mening katta g 'oyam juda ham kichik g 'oya .
(trg)="1.2"> U ayni paytda ichimizda uxlab yotgan milliardlab ulkan g 'oyalarni uyg 'ota oladi .

(src)="2"> Bunu yapacak küçük fikrim ise uyku .
(trg)="2"> Shu ishni bajardigan mening kichkina bir g 'oyam uyqudir .

(src)="3"> ( Gülüşmeler ) ( Alkışlar ) Bu A tipi kadınların olduğu bir salon .
(trg)="3"> ( Kulgi ) ( Qarsaklar ) Bu ayollar to 'la xona .

(src)="4"> Bu oda uyku bozukluğu çeken kadınların salonu .
(trg)="4"> Bu uyqusi kam ayollar to 'la xona .

(src)="5"> Ben uykunun değerini zor bir yolla anladım .
(trg)="5"> Men qiyin usulni o 'rgandim- uyqining qadrini .

(src)="6"> İki buçuk yıl önce , yorgunluktan bayıldım .
(trg)="6"> Ikki yarim yil oldin men juda ko 'p charchaganim sababli hushimdan ketdim .

(src)="7"> Kafamı masaya çarptım , çene kemiğimi kırdım ,
(trg)="7"> Boshimni stolga urib oldim , chakka suyagim sindi ,

(src)="8"> sağ gözüme beş dikiş atıldı .
(trg)="8"> o 'ng ko 'zimda chiziq bo 'ldi .

(src)="9"> Ve uykunun değerini tekrar keşfetme yolculuğuna çıktım .
(trg)="9"> Men uyquning qiymatini qayta anglash safarini boshladim .

(src)="10"> Bu yolculuk süresince , araştırdım , tıp doktorları , bilim adamları ile görüştüm , ve buraya çıkma sebebim daha verimli daha ilhamlı , daha zevkli bir hayat yaşamaya giden yolun yeteri kadar uyumaktan geçtiğini anlatmak .
(trg)="10"> Shu borada , men bu haqida o 'qidim , shifokorlar , olimlar bilan uchrashdim va sizlraga shuni aytmoqchiman , unumliroq , g 'ayratli , quvonchli hayotga bo 'lgan yo 'l yetarlicha uxlashdir .

(src)="11"> ( Alkışlar ) Biz kadınlar olarak bu devrimde öncü olacağız , bu yeni feminist konuda .
(trg)="11"> ( Qarsaklar ) Biz ayollar bu yangi inqilobda , bu yangi feminist masalasida yo 'l boshlamoqchimiz .

(src)="12.1"> Gerçek anlamda , zirveye uyuyarak çıkacağız .
(src)="12.2"> ( Gülüşmeler ) ( Alkışlar ) Çünkü maalesef , erkekler için uyku bozukluğu bir güç sembolüne dönüştü .
(trg)="12.1"> Yuqoriga bo 'lgan yo 'limizga uhlab boramiz .
(trg)="12.2"> ( Kulgi ) ( Qarsaklar ) Afsuski , erkaklar uchun uyqusizlik erkaklarga hos ramz bo 'lib qolgan .

(src)="13"> Geçenlerde bir erkekle yemek yiyordum , bir önceki gün dört saat uyuduğu için böbürleniyordu .
(trg)="13.1"> Yaqinda , bir yigit bilan birga kechki ovqatda bo 'ldim .
(trg)="13.2"> U bir tun avval to 'rt soatgina uhlaganini maqtanib aytib bergandi .

(src)="14"> Ona şöyle dediğimi düşündüm -- fakat demedim -- şöyle dediğimi düşündüm , " Biliyor musun beş saat uyusaydın , bu yemek daha eğlenceli olabilirdi . "
(trg)="14"> Va men unga shunday degim keldi , -- lekin aytmadim -- shunday degim keldi , " Bilasizmi ? agar besh soat uxlaganingizda , bu kechki ovqatdagi suhbatimiz ancha qiziqarliroq bo 'lar edi . "

(src)="15"> ( Gülüşmeler ) Şimdilerde yeni bir uyku bozukluğu tipi var üstünlük sağlama .
(trg)="15"> ( Kulgi ) Hozirgi paytda , uyqusizlikning shunday turi bor - yakka kurashish .

(src)="16"> Özellikle Vaşington 'da , eğer birisi ile kahvaltı yapmak istiyorsanız ve " Saat sekiz nasıl ? " diye sorarsanız
(trg)="16"> Ayniqsa bu yerda Washingtonda , nonushtaga kim bilandir uchrashmoqchi bo 'lsangiz , siz " Soat sakkiz sizga to 'g 'ri keladimi ? " deb so 'raysiz ,

(src)="17"> büyük ihtimalle size " Sekiz benim için çok geç , fakat sorun değil , tenis oynayıp , birkaç konferans araması yapıp , sizinle sekizde buluşabilirim . " diyeceklerdir .
(trg)="17"> ehtimol ular sizga , " Soat sakkiz men uchun juda kech , lekin , mayli , ungacha tennis o 'ynab olaman va biroz konferents aloqada bo 'laman , so 'ngra siz bilan soat sakkizda uchrashaman . "

(src)="18"> Onlar kendilerinin inanılmaz derecede meşgul ve verimli olduğunu düşünüyorlar , fakat gerçekte değiller , çünkü şu an , iş dünyasında , finansta , siyasette parlak birçok liderin korkunç kararlar aldığını gördük .
(trg)="18.1"> Ularning fikricha , bu ularning haddan ortiq band va mehnat sevarligini anglatadi , Haqiqatda esa , unday emas .
(trg)="18.2"> Chunki shu kunlarda biz tijorat , moliya , siyosat sohalarida juda o 'tkir qarorlar qabul qiladigan ajoyib rahbarlarni ko 'rganmiz .

(src)="19"> Yüksek I.Q. iyi bir lider olduğunuz anlamına gelmiyor , çünkü liderliğin özü buz dağını Titanic 'e çarpmadan görebilmek .
(trg)="19"> Yuqori test balli sizning yaxshi rahbarligingizni anglatmaydi , chunki rahbarlikning asosi Titanikka to 'qnashishidan oldin , muz qoyasini ko 'ra bilishdadir .

(src)="20"> Ve Titanic 'lerimize çarpan birçok buzdağımız oldu .
(trg)="20"> Bizda esa Titaniklarga to 'qnashgan juda ham ko 'p muz qoyalari bo 'ldi .

(src)="21"> Hatta şöyle düşünüyorum , Lehman Brothers Lehman Brothers and Sisters olsa idi , hâlâ ayakta olabilirdi .
(trg)="21"> Aslida , menda shunday tuyg 'u bor : agar Lehman aka-ukalari Lehman aka-uka va opa-singillari bo 'lganida , ular hali ham shu atrofda bo 'lar edi .

(src)="22"> ( Alkışlar ) Belki tüm erkekler 24 / 7 hiper bağlantılı ve meşgul oldukları sırada , bir kızkardeş yedi buçuk veya sekiz saatlik bir uykudan uyandığı ve büyük resmi görebildiği için buzdağını fark edebilirdi .
(trg)="22.1"> ( Qarsaklar ) Hamma aka-ukalar sutkasiga 24 soatu , haftasiga 7 kunlab juda , juda bog 'lanib qolishganida , balki opasi yoki singlisi muz qoyasini ko 'rgan bo 'lar edi .
(trg)="22.2"> Chunki , u yetti yarim yoki sakkiz soatli uyqudan uyg 'onib oldindagi katta rasmni ko 'ra olar edi .

(src)="23"> Şu anda dünyamızda birden fazla krizle karşı karşıyayız , bu kişisel olarak bizim için güzel , hayatımıza daha fazla zevk , şükür , fayda getirecektir ve kariyerimiz için en iyisi , dünya için de en iyi şey olacaktır .
(trg)="23.1"> Shunday qilib , ayni paytda dunyoda ko 'plab inqirozlarga yuz tutyapmiz .
(trg)="23.2"> Bu bizga shahsan yaxshi , hayotimizga ko 'proq quvonch , minnatdorchilik , ishlarda foydalik olib keladi va o 'zimizning ish sohamizda eng zo 'r bo 'lishimiz dunyo uchun ham eng yaxshi bo 'lgan hususiyatdir .

(src)="24"> Israrla gözlerinizi kapatmanızı ve içimizde olan büyük fikirleri keşfetmenizi , motorlarınızı kapatıp uykunun gücünü keşfetmenizi istiyorum .
(trg)="24"> Men sizni ko 'zlaringizni yumib , bizning ichimizda yotgan buyuk g 'oyalarni anglashingizga , hamda dvigatelni o 'chirib , uyquning kuchini anglashigizga da 'vat etaman .

(src)="25"> Teşekkür ederim .
(trg)="25"> Rahmat !

(src)="26"> ( Alkışlar )
(trg)="26"> ( Qarsaklar )

# tr/ted2020-1075.xml.gz
# uz/ted2020-1075.xml.gz


(src)="1"> Bu bebeğe bakmanızı istiyorum .
(trg)="1"> Bu chaqaloqqa e 'tiboringizni qarating .

(src)="2"> Hemen ilginizi çeken onun gözleri ve dokunmayı sevdiğiniz cildidir .
(trg)="2"> Sizning e 'tiboringizni jalb qilgan narsa chaqaloqning ko 'zlari va siz ushlashni yaxshi ko 'radigan terisi .

(src)="3"> Ama bugün size göremediğiniz bir şeyden ,
(trg)="3"> Bugun esa , sizlar ko 'ra olmaydigan narsa haqida gapirmoqchiman ,

(src)="4"> onun minicik beyninde neler olup bittiğinden , söz edeceğim .
(trg)="4"> bu chaqaloqning kichkina miyasida nimalar sodir bo 'layotgani haqida gapiraman .

(src)="5"> Nörolojinin modern araçları orada olup bitenlerin roket biliminden aşağı kalır yanı olmadığını gösteriyor .
(trg)="5"> Bu miyada sodir bo 'laytigan narsalar raketashunoslik ilmidan hech ham kam emasligini bizga nevrologiyaning zamonaviy asboblari ko 'rsatib beryapdi .

(src)="6"> Ve öğrendiğimiz şeyler yazar ve şairlerin " ilahi açıklık " olarak tanımladığı çocuk aklına biraz ışık tutacaktır .
(trg)="6"> Va biz o 'rganayotganimiz romantik yozuvchi va shoirlar bolaning fikridagi " samoviy yorqinlik " deb tasvirlagan holat haqida tushuncha beradi .

(src)="7"> Bu gördüğümüz Hindistanlı bir anne , ve o , yeni keşfedilen bir dil olan Koroca konuşuyor .
(trg)="7"> Ko 'rib turganingiz Hindistondagi ona , u yangi kashf qilingan til - Koro tilida gapiryapdi .

(src)="8.1"> Ve o , bebeğine konuşuyor .
(src)="8.2"> Bu anne --
(trg)="8.1"> Va u chaqalog 'iga gapiryapdi .
(trg)="8.2"> Bu ona va

(src)="9"> ve dünyada Koroca konuşan 800 insan -- biliyor ki , dili muhafaza etmek için onu bebeklerine konuşmalıdırlar .
(trg)="9"> Koro tilida gapiradigan dunyodagi 800 ta odamlar -- bu tilni saqlab qolish uchun chaqaloqlariga shu tilda gapirish kerakligini biladilar .

(src)="10"> Ve burada kritik bir bilmece vardır .
(trg)="10"> Bunda dolzarb jumboq bor .

(src)="11"> Neden bir dili size ve bana , yetişkinlere , konuşarak muhafaza edemiyoruz ?
(trg)="11"> Nima uchun siz o 'zingizga va menga , ya 'ni o 'smirlarga , gapirish orqali tilni saqlay olmaysiz ?

(src)="12"> Sebebi , beyninizle ilgili .
(trg)="12"> Ho 'p , bu miyangizga bog 'liqdir .

(src)="13"> Burada gördüğümüz dilin bir kritik öğrenme süreci olduğudur .
(trg)="13"> Tilni o 'rganish uchun dolzarb davr borligini bu yerda ko 'rib turibmiz .

(src)="14"> Bu slaytı okumanın yolu , yatay eksenden yaşınıza bakmaktır .
(trg)="14"> Bu sahifani o 'qish usuli gorizontal chziqdagi yoshingizga qarashdir .

(src)="15"> ( Gülüşmeler ) Dikeyde ise ikinci bir dil edinme başarınızı göreceksiniz .
(trg)="15"> ( Kulgi ) Va vertikal chiziqda ikkinchi tilni o 'rganishga bo 'lgan qobiliyatingizni ko 'rasiz .

(src)="16"> Bebekler ve çocuklar dahidir , yedi yaşına kadar , sonrasında sistematik bir düşüş var .
(trg)="16"> Chaqaloqlar va yosh bolalar yetti yoshga chiqquncha dahodirlar , undan so 'ngra muntazam ravishda sustlashish bo 'ladi .

(src)="17"> Ergenlikten sonra , önemsiz oluyor .
(trg)="17"> Yetuklikdan so 'ng , mashhurlikni yo 'qotamiz .

(src)="18"> Hiçbir biliminsanı bu eğriye itiraz etmiyor , fakat tüm dünyada laboratuvarlar neden bu şekilde olduğunu anlamaya çalışıyor .
(trg)="18"> Hech qaysi olimlar bu qiyalik haqida bahs qilmaydi , ammo butun dunyodagi laboratoriyalar buning nima uchun bunday usulda ishlashini aniqlashga harakat qilmoqdalar .

(src)="19"> Laboratuvarımdaki çalışma gelişmenin ilk kritik dönemine odaklıdır -- bu dönem bebeklerin hangi seslerin kendi dilllerinde kullanıldığıyla ilgili uzmanlaşmaya çalıştığı dönemdir .
(trg)="19"> Mening laboratoriyamdagi ish rivojlanishdagi birinchi dolzarb davrga e 'tibor beradi -- va ayni o 'sha davrda chaqaloqlar o 'zlarining tilida qaysi tovushlar ishlatilishini o 'rganishga harakat qiladilar .

(src)="20"> Seslerin nasıl öğrenildiğini çalışarak , dilin geri kalanı için ve belki de çocukluktaki sosyal , duygusal ve kavramsal gelişim dönemleri için bir model oluşturabileceğimizi düşünüyoruz .
(trg)="20.1"> Bizning fikrimizcha , chaqaloqlar tovushlarni qanday o 'rganishini o 'rganishimiz oqrali tilning boshqa rivojlanishiga nushamiz bo 'ladi .
(trg)="20.2"> Balki , shu bilan birga muomala , hissiyot va ong rivojlanishi uchun bolalikdagi dolzarb davrlarga ham nushamiz bo 'ladi .

(src)="21"> Tüm dünyada kullandığımız bir teknikle bebekler ve her dilden sesler üzerinde çalışmalar yapıyoruz .
(trg)="21"> Shunday qilib , biz butun dunyoda qo 'llayotgan usul bilan chaqaloqlarni va hamma tillardagi tovushlarni o 'rganyapmiz .

(src)="22.1"> Bebek ebeveynin kucağında oturur , ve onları ses değişince başlarını döndürmeleri için eğitiriz -- " aa " ' dan " ee " ye geçiş gibi -- .
(src)="22.2"> Bunu zamanında yaparlarsa ,
(trg)="22"> Chaqaloq ota yoki onasining tizzasida o 'tiradi va biz ularni tovush o 'zgarganda , masalan , " ah " dan " ee " ga , -- masalan , " ah " dan " ee " Agar ular o 'z vaqtida shunday boshini burishsa ,

(src)="23"> kara kutu ışıldar ve bir panda davul çalar .
(trg)="23"> qora quti yorib ketadi va panda ayig 'i baraban chaladi .

(src)="24"> Altı aylık bir bebek buna tapıyor .
(trg)="24"> Olti oylik chaqaloq bu vazifani juda sevadi .

(src)="25"> Ne öğrendik ?
(trg)="25"> Ho 'sh , bundan nima o 'rgandik ?

(src)="26"> Tüm dünyadaki bebekler , benim tanımıma göre dünya vatandaşıdır ;
(trg)="26"> Butun dunyodagi chaqaloqlar , mening tasvirlashimcha , dunyo fuqarolaridir ;

(src)="27.1"> hangi ülkede denesek , hangi dili kullansak da tüm dillerdeki tüm sesleri ayırt edebiliyorlar .
(src)="27.2"> Ve bu harikadır çünkü siz ve ben bunu yapamayız .
(trg)="27.1"> biz buni qaysi davlatda tekshirayotganimiz va qaysi tilni ishlatayotganimizdan qat 'iy nazar chaqaloqlar hamma tillardagi hamma tovushlarni ajrata oladilar .
(trg)="27.2"> Bu juda ham hayratlanarli , chunki siz va men buni bajara olmaymiz .

(src)="28.1"> Biz kültüre bağlı dinleyicileriz .
(src)="28.2"> Kendi dilimizdeki sesleri ayırt edebiliriz ama
(trg)="28.1"> Bizlar madaniyatga bo 'glanib tinglaguvchilarmiz .
(trg)="28.2"> Bizlar chet tillaridagi tovushlarni emas ,

(src)="29.1"> yabancı dillerdekini edemeyiz .
(src)="29.2"> Akla şu soru gelir :
(trg)="29.1"> faqat o 'z tilimizdagi tovushlarni ajarata olamiz .
(trg)="29.2"> Ho 'sh , shunday savol keladi :

(src)="30"> dünya vatandaşları ne zaman bizim gibi dile bağlı dinleyicilere dönüşüyorlar ?
(trg)="30"> dunyoning shu fuqarolari qachon tilga bog 'liq tinglovchilarga aylanadi ?

(src)="31"> Ve cevap : ilk doğumgünlerinden önce .
(trg)="31"> Javob esa bunday : birinchi tug 'ilgan kunlaridan avval .

(src)="32"> Burada , Tokyo ve Birleşik Devletler , Seattle 'da test edilen bebeklerin baş döndürme testi performansları var , " ra " ve " la " gibi İngilizce 'de önemli ama Japoncada önemsiz sesleri dinlediler .
(trg)="32"> Mana bu ko 'rib turganingiz Tokyo va AQSH dagi Seattle shahrida , yapon tili emas , balki ingliz tili uchun muhim bo 'lgan " ra " va " la " tovushlarini tinglaganda , chaqaloqlarning boshni burish bo 'yicha bajargan vazifasi .

(src)="33"> Altı aydan sekiz aya kadar bebekler tamamen eşit .
(trg)="33"> Olti oylikdan sakkiz oylikkacha bo 'lgan chaqaloqlar butunlay bir xil .

(src)="34"> İki ay sonra inanılmaz bir şey oluyor .
(trg)="34"> Ikki oy keyin hayratlanarli narsa sodir bo 'ladi .

(src)="35.1"> Birleşik Devletler 'deki bebekler çok iyiye giderken , Japonya 'daki bebekler kötüye gidiyor , fakat her iki gruptaki bebekler tam da öğrenecekleri dile hazırlanıyorlar .
(src)="35.2"> Ve soru şudur , bu iki aylık
(trg)="35.1"> AQSH dagi chaqaloqlar bu vazifani ancha yaxshi bajara boshlaydilar , Yaponiyadagi chaqaloqlar esa ancha yomon bajaradilar , lekin chaqaloqlarning bu ikkala guruhi ham ayni o 'zlari o 'rganmoqchi bo 'lgan tilga tayyorlanyar .
(trg)="35.2"> Ho 'sh , savol bunday , bu muhim

(src)="36"> kritik dönemde ne oluyor ?
(trg)="36"> ikki oy mobaynida nima sodir bo 'lyapdi ?

(src)="37"> Bu sesin gelişim dönemidir , fakat orada olanlar ne ?
(trg)="37"> Bu tovush rivojlanishi uchun juda dolzarb davr , ammo u yerda nima sodir bo 'lyapdi ?

(src)="38"> Olup biten iki şey var .
(trg)="38"> U yerda ikkita narsa sodir bo 'lyapdi .

(src)="39.1"> İlki bebekler bizi dikkatlice dinliyor , ve bizi dinledikçe istatistik tutuyorlar -- istatistik tutuyorlar .
(src)="39.2"> İki annenin çocuklarla konuşurken kullandığımız
(trg)="39.1"> Birinchisi chaqaloqlar bizlarni biror maqsad bilan tinglayapdi , ular bizlarning gapirishimizni tinglab , statistik ma 'lumot olyapdilar -- ha , ular statistic ma 'lumot olyapdilar .
(trg)="39.2"> Chaqaloqlarning tilida gapirayotgan ikkita onaning gapini eshiting --

(src)="40"> evrensel dil olan " annece " konuşmalarını dinleyin , önce İngilizce sonra Japonca .
(trg)="40"> bu biz yosh bolalar bilan gaplashadigan umumiy til -- birinchisi ingliz tilida va keyingisi yapon tilida .

(src)="41"> ( Video ) İngiliz Anne : Ah , o büyük mavi gözlerini seviyorum -- çok hoş ve güzel .
(trg)="41"> ( Video ) Ingliz ona : Oh , sening katta moviy ko 'zlaringni sevaman -- naqadar go 'zal va ajoyib ,

(src)="42"> Japon Anne : [ Japonca ] Patricia Kuhl : Konuşmanın üretildiği sırada , çocuklar dinlerken , yaptıkları şey duydukları dil hakkında istatistikler toplamaktır .
(trg)="42"> yapon ona : ( yaponchada ) Patricia Kuhl : Nutq hosil qilish paytida , chaqaloqlar tinglaganida , ular eshitayotgan tili haqida statistic ma 'lumotlar olyapdilar .

(src)="43"> Ve dağılımlar gelişir .
(trg)="43"> Bu masofalar ortib boraveradi .

(src)="44"> Öğrendiğimiz şey bebeklerin istatistiğe duyarlı olduğudur , ve Japonca ile İngilizce 'nin istatistikleri çok farklıdır .
(trg)="44"> Biz chaqaloqlarning statistik ma 'lumotga e 'tiborchan ekanligini anglab yetdik , yapon va ingliz tillarining statistikasi esa bir biridadn juda , juda farq qiladi .

(src)="45"> Dağılıma göre İngilizce 'de
(trg)="45"> Bu chizma-masofa ko 'rsatishi bo 'yicha

(src)="46"> çok R ve L harfi var .
(trg)="46"> ingliz tilida ko 'p R va L tovushlari bor .

(src)="47"> Ve Japonca 'nın dağılımı ise tamamen farklı , Japonca R olarak bilinen birtakım ara sesler var .
(trg)="47"> Yapon tilidagi tovushlarning tarqalishi butunlay boshqacha , Yaponcha R deb ma 'lum bo 'lgan , bir necha o 'rta tovushlar borligini ko 'rib turibmiz .

(src)="48"> Bebekler dilin istatistiklerini emiyor ve bu onların beynini değiştiriyor ; onları dünya vatandaşlığından ayırıp bizim gibi kültür bağımlı dinleyiciler yapıyor .
(trg)="48"> Shunday qilib , chaqaloqlar tilning statistikasini ongiga singdirib oladilar va bu ularning miyalarini o 'zgartiradi ; ularni dunyo fuqarolaridan huddi biz kabi madaniyatga bog 'langan tinglovchilarga aylantiradi .

(src)="49"> Fakat biz yetişkinler artık bu istatistikleri tutmuyoruz .
(trg)="49"> Ammo , biz o 'smirlar ana o 'sha statistikani bundan buyon ongimizga singdirmayapmiz .

(src)="50"> Bizi yöneten , belleğimizdeki gelişim çağında oluşturulan sembollerdir .
(trg)="50"> Chunki ongimizda rivojlanishning ilk davrida shakllangan tushunchalar bizlarni boshqaradi .

(src)="51"> Burada gördüğümüz kritik dönemin ne hakkında olduğuna dair modellerimizi değiştiriyor .
(trg)="51"> Mana bu ko 'rib turganimiz esa til rivojlanishi uchun dolzarb davr nima haqidaligi bo 'yicha modelimizni o 'zgartiryapdi .

(src)="52"> Matematiksel bir açıdan bakarsak , dağılımlar dengelendiği zaman dilin öğrenilmesi yavaşlamaya başlar .
(trg)="52"> Matematik nuqtai nazardan muhokama qilishimiz bo 'yicha bu chizmadagi masofamiz bir tekis bo 'lganda til o 'rganish sekinlashishi mumkin .

(src)="53"> Bu durum çift dili olanlarla ilgili birçok soruyu akla getiriyor .
(trg)="53"> Bu esa ikki tilda gapiruvchi insonlar haqida ko 'p savollarni keltirib chiqaradi .

(src)="54"> Çift dili olan insanlar , zihinlerinde iki farklı istatistik seti tutmalı ve kimle konuştuklarına bağlı olarak bunlar arasında geçiş yapmalılar .
(trg)="54"> Ikki tilda gapiruvchi insonlar bir paytning o 'zida ikkita statistikani onglarida saqlashi shart va kim bilan gaplashayotganligiga qarab , bitta statistikadan keyin boshqasini almashtirishlari kerak .

(src)="55"> Kendimize sorduk , bebekler yepyeni bir dil için istatistik tutabilir mi ?
(trg)="55"> Biz o 'zimizga shunday savol berdik , chaqaloqlar butunlay yangi tilning statistikasini qabul qila oladilarmi ?

(src)="56"> Ve bunu , daha önce hiç ikinci bir dil duymamış Amerikan bebeklere kritik dönemlerinde ilk defa Çince dinleterek denedik .
(trg)="56"> Buni hech qachon ikkinchi til eshitmagan Amerikalik chaqaloqlarni til rivojlanishining dolzarb paytida ilk bor Mandarin tilini eshittirish orqali sinab ko 'rdik .

(src)="57"> Taipei ve Seattle 'da tek dillilere Çince dinlettiğimiz zaman , aynı düzeni gösterdiklerini biliyorduk .
(trg)="57"> Taipei va Seattleda Mandarin tilining tovushlari bo 'yicha bir tilda gapiruvchilarni tekshirganimizda ular huddi shunday nusxani ko 'rsatdi .

(src)="58"> Altı , sekiz ay boyunca tamamen eşit .
(trg)="58"> 6-8 oyliklar butunlay bir xil .

(src)="59"> İki ay sonra , inanılmaz bir şey olur .
(trg)="59"> Ikki oy so 'ngra , g 'aroyib narsa sodir bo 'ladi .

(src)="60"> Fakat Tayvanlı bebekler daha iyiye gidiyor , Amerikalılar değil .
(trg)="60"> Amerikalik chaqaloqlar emas , balki taiwanlik chaqaloqlar tovushlarni ancha yaxshi ajratyapdi .

(src)="61"> Bu dönemde yaptığımız Amerikalı bebekleri Çince 'ye maruz bırakmaktı .
(trg)="61"> Shu davrda Amerikalik chaqaloqlarga Mandarin tilini eshitdirdik .