# sr/ted2020-1.xml.gz
# tr/ted2020-1.xml.gz
(src)="1"> Hvala Vam puno , Kris .
(trg)="1"> Çok teşekkür ederim Chris .
(src)="2.1"> Zaista je velika čast biti na ovom mestu po drugi put .
(src)="2.2"> Veoma sam zahvalan .
(trg)="2.1"> Bu sahnede ikinci kez yer alma fırsatına sahip olmak gerçekten büyük bir onur .
(trg)="2.2"> Çok minnettarım .
(src)="3"> Izuzetno sam pozitivno iznenađen ovom konferencijom i hteo bih da se zahvalim svima vama na divnim komentarima o mom sinoćnom govoru .
(trg)="3"> Bu konferansta çok mutlu oldum , ve anlattıklarımla ilgili güzel yorumlarınız için sizlere çok teşekkür ederim .
(src)="4"> To kažem najiskrenije , delom zbog toga što - ( imitira jecanje ) - mi je to bilo potrebno !
(trg)="4.1"> Bunu içtenlikle söylüyorum , çünkü ...
(trg)="4.2"> ( Ağlama taklidi ) Buna ihtiyacım var .
(src)="5"> ( Smeh ) Stavite se u moju poziciju !
(trg)="5"> ( Kahkahalar ) Kendinizi benim yerime koyun !
(src)="6"> Leteo sam osam godina sa " Air Force 2 " ( podpredsednički avion ) .
(trg)="6"> Sekiz yıl boyunca Air Force İki ile uçtum .
(src)="7"> A sada moram da skinem svoje cipele pre ulaska u avion !
(trg)="7"> Şimdi ise bir uçağa binerken ayakkabılarımı çıkarmak zorunda kalıyorum !
(src)="8"> ( Smeh ) ( Aplauz ) Ispričaću vam jednu kratku priču da bih vam dočarao kako mi je sve to palo .
(trg)="8"> ( Kahkahalar ) ( Alkış ) Bunun ne demek olduğunu anlayabilmeniz için kısa bir hikaye anlatacağım .
(src)="9.1"> Istinita je priča !
(src)="9.2"> Svaki deo priče što ću vam reći je istina .
(trg)="9"> Bu gerçek bir hikaye --- tamamiyle gerçek .
(src)="10"> Ubrzo pošto smo Tiper i ja napustili - ( Imitira jecanje ) - Belu Kuću - ( Smeh ) - vozili smo od naše kuće u Nešvilu ka našoj maloj farmi 80 km istočno od Nešvila -
(trg)="10"> Tipper ve ben Beyaz Saray 'dan -- ( Ağlama taklidi ) -- ayrıldıktan bir süre sonra -- ( Kahkahalar ) -- Nashville 'deki evimizden Nasville 'nin 50 mil ( 80 Kilometre ) uzağındaki çiftliğimize
(src)="11"> Mi smo vozili .
(trg)="11"> kendi kullandığım arabayla gidiyorduk .
(src)="12"> Znam da to vama zvuči kao mala stvar , ali - ( Smeh ) - kada sam pogledao u retrovizor , sinulo mi je .
(trg)="12"> Biliyorum bu sizin için çok önemsiz bir durum olabilir ama -- ( Kahkahalar ) -- Dikiz aynasına baktım ve gördüğüme inanamadım .
(src)="13"> Nema službene pratnje .
(trg)="13"> Arkamızda bir konvoy yoktu .
(src)="14"> Čuli ste za bol fantomskog uda ?
(trg)="14"> Hayali bacak ağrısını duymuşsunuz mu ?
(src)="15"> ( Smeh ) Bio je to iznajmljeni Ford Taurus .
(trg)="15"> ( Kahkahalar ) Arabamız kiralık bir Ford Taurustu .
(src)="16"> Već je bilo vreme večere , pa smo počeli da tražimo neki restoran .
(trg)="16"> Öğle yemeği zamanıydı ve yemek yiyecek bir yer arıyorduk .
(src)="17"> Bili smo na autoputu I-40 .
(trg)="17"> I-40 otoyolundaydık ve Lebanon Tennessee 'deki 238 . çıkışa girdik .
(src)="19"> Izašli smo sa autoputa , tražili restorane - i našli Šonijev restoran .
(trg)="18"> Çıkışta bir Shoney restaurantı bulduk .
(src)="20"> Za vas koji niste znali to je lanac jeftinih , porodičnih restorana .
(trg)="19"> Bilmeyenler için söyleyeyim , ucuz bir aile restaurant zinciridir .
(src)="21.1"> Ušli smo , seli za sto .
(src)="21.2"> Konobarica nam je prišla , napravila je veliku buku oko Tiper .
(trg)="20"> İçeri girdik ve bir masaya oturduk garson kız geldi ve Tipper 'e büyük bir ilgi gösterdi .
(src)="22"> ( Smeh ) Uzela je naše porudžbine , otišla do para koji je sedeo u separeu do nas , i spustila glas toliko da sam se morao zaista naprezati kako bih čuo šta priča .
(trg)="21"> Şiparişi aldı ve yandaki masada oturan çiftin yanına gitti , onlara sessizce bişeyler söyledi , duyabilmek için dikkatle dinledim .
(src)="23"> Rekla je : " Da , to su bivši podpredsednik Al Gor i njegova žena Tiper . "
(trg)="22"> " Evet yan masada oturanlar eski Başkan Yardımcısı Al Gore ve eşi Tipper . "
(src)="24"> I čovek joj je odgovorio : " On je zaista nisko pao . "
(trg)="23.1"> dedi .
(trg)="23.2"> Masadaki adam " Çok uzun bir yoldan gelmiş , değil mi ? "
(src)="25"> ( Smeh ) Dogodila mi se čitava serija prosvetljenja .
(trg)="24.1"> dedi .
(trg)="24.2"> Bunun gibi çok sayıda olay oluyor .
(src)="26"> Već sledeći dan , naravno potpuno istinita priča , ušao sam u G-5 kako bih odleteo za Afriku i održao govor na temu energije u Nigeriji , u gradu Lagosu .
(trg)="25"> Sonraki günlerden birinde ise , bu da tamamen gerçel bir hikayedir , Nijerya 'nın Lagos şehrinde enerji konulu bir konuşma yapmak amacıyla Afrika 'ya giden bir G-5 uçağna bindim .
(src)="27"> Započeo sam govor pričajući im tu istu priču o događajima dan pre u Nešvilu .
(trg)="26"> Konuşmama bir gün önce Nashville 'de yaşadığım hikayeyi anlatarak başladım .
(src)="28.1"> Ispričao sam im otprilke isto kao i vama sada .
(src)="28.2"> Tiper i ja smo se vozili , Šonijev povoljni lanac porodičnih restorana , ono što je čovek rekao - smejali su se !
(trg)="27.1"> Aynen biraz önce size anlattığım gibi anlattım .
(trg)="27.2"> Tipper ile birlikte arabayla yolculuk ediyorduk , Shoney , ucuz aile restaurant zinciri , adamın söyledikleri - herkes güldü .
(src)="29"> Održao sam govor , a zatim sam se vratio na aerodrom kako bih odleteo nazad kući .
(trg)="28"> Konuşmam bittikten sonra dönüş için havaalanına gittim .
(src)="30"> Zaspao sam u avionu , dok nismo odjednom , usred noći , sleteli na Azor kako bismo natočili još goriva .
(trg)="29"> Uçakta uyudum ve gece yarısı Azores adalarına yakıt ikmali için indiğimizde uyandım .
(src)="31"> Probudio sam se , otvorili su vrata , a ja sam izašao na svež vazduh , pogledao sam napolje i video čoveka kako trči preko piste .
(trg)="30"> Kapıyı açtılar ve biraz temiz hava almak için uçaktan dışarı çıktım , bir adamın pist boyunca koştuğunu gördüm .
(src)="32.1"> Mahao je komadićem papira i vikao : " Zovite Vašington !
(src)="32.2"> Zovite Vašington ! "
(trg)="31"> Elinde bir kağıdı sallayarak bağırıyordu , " Washington 'u arayın , Washington 'u arayın ! "
(src)="33.1"> I pomislio sam , usred noći , usred Atlantika , šta bi to moglo poći po zlu u Vašingtonu ?
(src)="33.2"> Onda sam se setio kako bi mnogo toga moglo da se desi .
(trg)="32.1"> Kendi kendime düşündüm .
(trg)="32.2"> " Gece yarısı ve Atlas Okyanusu 'nun ortasında Washington ile ilgili ne olabilir ? "
(trg)="32.3"> Sonra bir sürü şey olabileceği aklıma geldi .
(src)="34"> ( Smeh )
(trg)="33"> ( Kahkahalar )
(src)="35.1"> Ali , ispostavilo se da je moje osoblje bilo veoma uzrujano jer je jedna od nigerijskih dopisničkih kuća već napisala priču o mom govoru .
(src)="35.2"> I ta priča je već bila izdata u svim gradovima Sjedinjenih Američkih Država .
(trg)="34.1"> Fakat çalışanlarımdan birisi oldukça üzgündü çünkü Nijerya 'daki haber ajanslarından birisi konuşmamla ilgili bir hikaye yazmışlardı .
(trg)="34.2"> Ve bu haber ABD 'nin tüm şehirlerine yayılmıştı .
(src)="36"> Bila je napisana u Montereju , proverio sam .
(trg)="35"> Monterey 'de yayınlandığını gözlerimle gördüm .
(src)="37.1"> Priča je išla ovako : " Bivši podpredsednik Al Gor juče u Nigeriji izjavio : " Moja žena Tiper i ja otvorili smo lanac povoljnih porodičnih restorana , nazvali smo ga " Kod Šonija " , i sami ga vodimo . "
(src)="37.2"> ( Smeh ) Pre nego što sam se uspeo vratiti na teritoriju SAD-a , Dejvid Leterman i Džej Leno već su počeli - jedan od njih prikazao me je sa velikom kuvarskom kapom , Tiper je govorila : " Još jedan hamburger , sa pomfritom ! "
(trg)="36.1"> Hikaye şöyleydi , Eski başkan yardımcısı Al Gore dün Nijerya 'da yaptığı konuşmada Eşi Tipper ile birlikte Shoney isimli bir ucuz aile restaurantı açtıklarını ve işlettiklerini açıkladı . "
(trg)="36.2"> ( Kahkahalar ) Birleşik Devletler topraklarına ayak basmadan önce David Letterman ve Jay Leno çoktan dalga geçmeye başlamışlardı . -- bana büyük beyaz bir aşçı şapkası almışlardı , Tipper ise " Bir tane daha burger , yanında patates kızartması da olacak ! "
(src)="38"> Tri dana kasnije dobio sam lepo , dugo i rukom napisano pismo od svog prijatelja , partnera i kolege Bila Klintona u kojem je stajalo : " Čestitam na novom restoranu , Al ! "
(trg)="37.1"> diyordu .
(trg)="37.2"> Üç gün sonra ise el yazısı ile yazılmış çok güzel , uzun bir mektup aldım gönderen arkadaşım ve ortağım Bill Clinton 'dı .
(trg)="37.3"> " Yeni restaurantında başarılar dilerim Al ! "
(src)="39"> ( Smeh ) Volimo da slavimo međusobne životne uspehe .
(trg)="38.1"> yazıyordu .
(trg)="38.2"> ( Kahkahalar ) İkimiz de birbirimizin hayattaki başarılarını tebrik etmekten hoşlanırız .
(src)="40"> Mislio sam da pričam o informacionoj ekologiji .
(trg)="39"> Ben ekoloji ile ilgili konuşmayı amaçlamıştım .
(src)="41"> Ali razmišljao sam , s obzirom da sam planirao da napravim doživotnu naviku dolazaka na TED , da bih o tome mogao da pričam neki drugi put .
(trg)="40"> Ama bunu TED 'de konuşmayı yaşam boyu sürecek bir alışkanlığa dönüştürmeden önce planlamıştım , bu yüzden o konuyla ilgili bir dahaki sefere konuşurum .
(src)="42"> ( Aplauz ) Kris Anderson : Dogovoreno !
(trg)="41"> ( Alkışlar ) Chris Anderson : Bu bir anlaşmadır !
(src)="43.1"> Al Gor : Hteo bih da pričam više o onome o čemu većina vas i želi da pričam .
(src)="43.2"> Šta vi možete učiniti u vezi sa klimatskom krizom ?
(trg)="42.1"> Al Gore : Kaçınızın benim özenle hazırlanmamı istediğinizi görmek istedim .
(trg)="42.2"> İklim krizi ile ilgili ne yapabilirsiniz ?
(src)="44.1"> Započeo bih ...
(src)="44.2"> Pokazaću vam neke nove fotografije , a sumirati samo četiri ili pet .
(trg)="43"> Başlayalım -- Şimdi size birkaç yeni görüntü göstermek istiyorum .
(src)="45"> A sad , prezentacija fotografija .
(trg)="44"> Şimdi slayt gösterisi .
(src)="46"> Ažuriram je svaki put kada je predstavljam .
(trg)="45"> Bu gösteriyi her gösterim öncesi yeniliyorum .
(src)="47"> Dodajem nove fotografije jer tako naučim nešto novo svaki put kada ih prikazujem .
(trg)="46"> Her seferinde yeni görüntüler ekliyorum çünkü her gösterimde yeni bilgiler ediniyorum .
(src)="48"> Nešto kao na peščanoj plaži .
(trg)="47"> Bu sahilde gezinti gibi bir şey .
(src)="49"> Svaki put kada plima dođe i ode , pronađete neke nove školjke .
(trg)="48"> Dalga kıyıya her vurduğunda başka deniz kabukları bulursunuz .
(src)="50"> Samo u protekla dva dana dobili smo nove temperaturne rekorde u januaru .
(trg)="49"> Son iki gün Ocak ayı sıcaklık rekoru kırıldı .
(src)="51"> I to se odnosi samo na Sjedinjene Američke Države .
(trg)="50"> Bu Amerika Birleşik Devletleri için olan bir rekor .
(src)="52.1"> Istorijski prosek za januar iznosi 31 stepen .
(src)="52.2"> Prošlog meseca je bilo 39.5 stepeni .
(trg)="51.1"> Ocak ayı genel ortalaması 31 dereceydi .
(trg)="51.2"> Geçen ay ortalaması ise 39.5 derece .
(src)="53"> Znam da želite još loših vesti koje se tiču okoline - Šalim se - ali ovo su sumirani slajdovi ,
(trg)="52"> Çevreyle ilgili daha kötü haberler beklediğinizin farkındayım -- Şaka yapıyorum -- bunlar özet slaytları ,
(src)="54"> a zatim ću vam pokazati nove materijale o tome šta vi možete učiniti .
(trg)="53"> sonrasında ise neler yapabileceğinizle ilgili yeni bilgileri paylaşacağım .
(src)="55"> Želeo bih prvo da elaboriram nekoliko ovih ovde .
(trg)="54"> Bunlardan birkaçını ayrıntılı olarak anlatacağım .
(src)="56"> Pre svega , ovo je predviđeno odredište SAD-ovog doprinosa globalnom zagrevanju , uz sadašnje poslovanje .
(trg)="55.1"> Bunlardan birincisi Birleşik Devletler iş dünyasının küresel ısınma ile öngörüsü hakkında .
(trg)="55.2"> Elektrik kullanımındaki verimlilik en uygulanabilir konudur .
(src)="57"> Efikasnost u potoršnji struje i čitave energije je voće sa niskih grana .
(trg)="56"> Verimlilik ve koruma :
(src)="58"> Efikasnost i očuvanje : to nije trošak , već profit .
(trg)="57"> bir bedel değil kazançtır .
(src)="59"> Pogrešan je predznak -
(trg)="58"> Bu yanlış bir işarettir .
(src)="60"> nije negativan , već pozitivan .
(trg)="59"> Olumsuz değil , olumludur .
(src)="61"> To su investicije koje se same isplaćuju .
(trg)="60"> Bunlar kendi kendileri yenileyen gelişmelerdir .
(src)="62"> Ali isto tako su jako efikasne i u poremećivanju naše staze .
(trg)="61"> Bunlar aynı zamanda bizim yolumuzu değiştirmektedir .
(src)="63"> Automobili i kamioni - pričao sam o tome na prezentaciji , ali želim da to stavite u perspektivu .
(trg)="62"> Otomobiller ve kamyonlar -- Bunlardan slayt gösterimde bahsetmiştim , fakat şimdi yeni bir bakış açısı getirmek istiyorum .
(src)="64"> To je laka , vidljiva meta za brigu i trebala bi biti , ali više zagađenja dolazi od zgrada , nego od automobila i kamiona .
(trg)="63"> Bu kolay ve açık bir örnektir ve öyle de olmalıdır , fakat binaların küresel ısınmaya olan etkisi otomobil ve kamyonlardan daha fazladır .
(src)="65"> Automobili i kamioni su jako značajni , a mi imamo najniže standarde na svetu
(trg)="64"> Dünya üzerindeki otomobil ve kamyonların standartları çok düşüktür
(src)="66.1"> i trebalo bi da se osvrnemo na to .
(src)="66.2"> Ali to je deo slagalice .
(trg)="65"> ve bundan bahsetmemiz gerekmektedir .
(src)="67"> Efikasnost druge vrste transporta je jednako važna kao i automobila i kamiona !
(trg)="66"> Diğer ulaşım araçlarının verimliliği de otomobiller ve kamyonlar kadar önemlidir .
(src)="68"> Obnovljivi izvori na današnjem nivou tehnološke efikasnosti , mogu napraviti ovoliko razlike i sa onim što Vinod i Džon Doer i drugi ,
(trg)="67"> Yenilennebilir enerji , teknolojik verimlilik üzerinde çok daha fazla etkiye sahip olmalıdır ve Vinod , John Doerr , diğerleri ve burada bulunan sizlerin çoğunuz
(src)="69"> mnogi od vas ovde - puno ljudi koji su direktno uključeni u ovo - ta podela će rasti puno brže od sadašnjih prognoza .
(trg)="68"> doğrudan bu meselenin içindesiniz. bu ayrışma şu andakinden daha hızlı şekilde büyümeye devam edecektir .
(src)="70"> Prikupljanje i uklanjanje ugljenika - to je skraćenica koju " CCS " označava - verovatno će postati ubistveno dobra aplikacija koja će nam omogućiti korišćenje fosilnih goriva na siguran način .
(trg)="69"> Öldürücü bir hal almakta olan karbon tutumu ve sekestrasyonuna ortadan kaldırmak için fosil yakıtlarını daha güvenli bir halde kullanma zorunluluğumuz artmaktadır .
(src)="71"> Nismo još uvek tamo .
(trg)="70"> Henüz o düzeyde değiliz .
(src)="72.1"> OK .
(src)="72.2"> Sada , šta vi možete učiniti ?
(trg)="71"> Peki , şimdi neler yapabilirsiniz ?
(src)="73"> Smanjite njihovu proizvodnju u vašem domu .
(trg)="72"> Evlerinizdeki emisyonu düşürün .
(src)="74"> Većina tih rashoda je ujedno i profitabilna .
(trg)="73"> Bu sarfiyetın çoğu kazanılabilir .
(src)="75"> Izolacija , bolji dizajn , kupovanje ekološke struje kada se može .
(trg)="74"> İzolasyon , daha iyi dizaynlar ve yapabildiğiniz ölçüde yeşil elektrik alımı .
(src)="76"> Spomenuo sam automobile - kupite hibrid .
(trg)="75"> otomobiller mesela -- hibrit otomobil alın .
(src)="77"> Koristite laganu železnicu .
(trg)="76"> Demiryolunu kullanın .
(src)="78"> Osmislite još par opcija koje su mnogo bolje .
(trg)="77"> Ve daha iyi olan farklı girişimlerde bulunun .
(src)="79"> To je važno .
(trg)="78"> Bu çok önemli .
(src)="80"> Budite ekološki potrošač .
(trg)="79"> Yeşil tüketici olun .
(src)="81"> Izbor vam se pruža sa svime što kupujete , od stvari koje imaju snažan uticaj ili mnogo manji uticaj na globalnu klimatsku krizu .
(trg)="80"> Birşeyler alırken etkisinin küresel iklim krizine etkisini göz önünde bulundurun .
(src)="82.1"> Razmislite o ovome .
(src)="82.2"> Donesite odluku o živout bez ugljenika .
(trg)="81.1"> Düşünün .
(trg)="81.2"> Nötr karbon bir yaşam yaşamayı seçin .
(src)="83"> Oni koji su dobri u brendingu , voleo bih da dobijem vaš savet i pomoć o načinu na koji bi se to moglo preneti i povezati sa većinom ljudi .
(trg)="82"> Markalamada uzman olan sizlerin tüm insanları ilgilendirecek bir terim bulma konusunda sizin yardımınıza ihtiyacım var .
(src)="84"> Lakše je nego što mislite .
(trg)="83"> Düşündüğünüzden de daha kolay .
(src)="85"> Stvarno .
(trg)="84"> Gerçekten öyle .
(src)="86"> Mnogi od nas ovde su doneli tu odluku i zapravo je prilično lako .
(trg)="85"> Burada bulunanların çoğu bu tercihi yaptılar ve bu gerçekten çok kolay .
(src)="87"> Smanjite svoje emitovanje ugljen dioksida sa paletom izbora koje donesete i zatim kupite ili prisvojite neutralizatore za ostatak koji niste potpuno smanjili .
(trg)="86.1"> yaptığınız tercihlerle karbondiyoksit salınımını azaltın , sonrasında ise yapamadığınız için seçimler yapıın .
(trg)="86.2"> Bunun ne anlama geldiğini " climatecrisis.net " te bulabilirsiniz .
(src)="89"> Tamo se nalazi računar ugljenika .
(trg)="87"> Orada bir karbon sayacı bulunmakta .
(src)="90"> " Participant Productions " su sazvali , uključujući moj aktivni angažman , vodeće svetske programere za pisanje softvera iz područja tajanstvene nauke ugljenika ne bi li napravili računar ugljenika koji bi bio jednostavan za korišćenje .
(trg)="88"> Dünyadaki lider bilgisayar yazılımcıları benim de katılımımla kullanıcı dostu bir karbon sayacı geliştirdiler .
(src)="91"> Možete vrlo precizno izračunati koje je vaše emitovanje CO2 i onda će vam biti ponuđena opcija za smanjenje .
(trg)="89"> CO2 salınımınızı kesin olarak hesaplayabilir ve sonrasında da bu salınımı nasıl azaltabileceğinize dair öneriler alabilirsiniz .
(src)="92"> I za vreme izlaska filma u maju , to će biti nadograđeno na 2.0 verziju i moći ćemo da kupujemo neutralizatore pomoću klika mišem .
(trg)="90"> Ve Mayıs ayında gösterime girecek sinema filmiyle 2.0 sürümü kullanıma açılacak ve bir tıkla neler satın alabileceğimize ulaşacağız .
(src)="93"> Zatim , razmislite o pretvaranju vašeg poslovanja u ugljenik-neutralno .
(trg)="91"> İkinci olarak işinizi nasıl karbon nötr hale getirebileceğinizi düşünün .
(src)="94"> Neki od nas su to već uradili , i nije tako teško kao što mislite .
(trg)="92"> Yine bazılarınız bunu yaptı , ve bu da düşündüğünüz kadar zor değil .
(src)="95"> Integrišite klimatska rešenja u sve vaše inovacije , bez obrzira da li pripadate tehnološkoj ili zabavnoj ili zajednici dizajna i arhitekture .
(trg)="93"> Teknoloji , eğlence , ya da dizayn ve mimarlıkla uğraşıyorsanız , inovasyonlarınıza iklim çözümleri dahil edin .
(src)="96"> Ulažite održivo .
(trg)="94"> Sürdürülebilir yatırımlar yapın .
(src)="97"> Madžora je to spomenula .
(trg)="95"> Majora bunu ifade etmişti .
(src)="98"> Slušajte , ukoliko ste uložili novac u menadžere kojima plaćate naknade na bazi njihove godišnje izvedbe , nikada se više nemojte žaliti na kvartalna izveštavanja menadžmenta .
(trg)="96"> Eğer yatırım yaptığınız yöneticilerinizin yıllık performanslarını değerlendiriyorsanız üç aylık raporlar hazırlatmayın .
(src)="99"> Vremenom , ljudi rade ono za šta ih plaćate da rade .
(trg)="97"> Zaman içinde insanlar onlara ne için ödeme yapıyorsanız onu yaparlar .
(src)="100"> I ako procenjuju koliko će biti plaćeni za svoju investiciju u vaš kapital , temeljeno na kratkoročnom povraćaju , dobićete kratkoročne odluke .
(trg)="98"> Ve eğer sermayenizle ilgili ne kadar yatırım yaptıklarına bağlı olarak ödeme alıyorlarsa kısa dönemli dönüt verdiğinizde kısa dönemli kararlar alacaklardır .
(src)="101"> Puno će se pričati o tome .
(trg)="99"> Bununla ilgili birkaç şey daha söylemek istiyorum .
(src)="102"> Postanite katalizatori promene .
(trg)="100"> Değişimin katalizörü olun .