# fil/ted2020-1016.xml.gz
# tr/ted2020-1016.xml.gz


(src)="1.1"> Hello .
(src)="1.2"> Ako po si Birke Baehr , 11-taong gulang .
(trg)="1.1"> Merhaba .
(trg)="1.2"> İsmim Birke Baehr , ve 11 yaşındayım .

(src)="2"> Andito ako upang talakayin ang mga problema sa sistema ng produksyon ng pagkain .
(trg)="2"> Bugün buraya gıda sistemimizde yanlış olanın ne olduğunu konuşmaya geldim .

(src)="3"> Una sa lahat , nais kong sabihin na ako 'y namamangha kung paano tayo napapaniwala ng mga pinapatalastas sa telebisyon at pampublikong paaralan at kahit saan ka man lumingon .
(trg)="3"> İlk olarak çocukların , televizyondaki , devlet okullarındaki ve hemen hemen baktığınız diğer her yerdeki tüm bu pazarlama ve reklamlarla nasıl da kolayca inandırıldıklarına gerçekten hayret ettiğimi söylemek istiyorum .

(src)="4"> Mukha yatang nais ng mga korporasyon na impluwensyahan ang mga batang katulad ko na pilitin ang aming mga magulang na bumili ng mga bagay na hindi nakabubuti para sa amin o sa ating planeta .
(trg)="4"> Bana öyle geliyor ki ; firmalar sürekli benim gibi çocukların gezegenimiz ve bizim için iyi olmayan şeyleri ailelerine aldırtmalarını sağlamaya çalışıyorlar .

(src)="5"> Lalo na sa mga bata , na naaakit sa makukulay na bagay at mga laruang gawa sa plastik .
(trg)="5"> Küçük çocuklar , özellikle , renkli paketler ve plastik oyuncaklardan etkileniyorlar .

(src)="6"> Dapat kong aminin na ganoon din ako noon .
(trg)="6"> Kabul etmeliyim ki , ben de onlardan biriydim .

(src)="7"> Naisip ko din na ang lahat ng pagkain ay nagmumula sa malulusog at masasayang sakahan kung saan ang mga baboy ay naglalaro sa putik at ang mga baka ay kumakain ng damo buong araw .
(trg)="7"> Hatta tüm yiyeceklerimizin , domuzların çamurda yuvarlandığı ve ineklerin tüm gün çimenlerde otladığı bu küçük mutlu çiftliklerden geldiğini düşünürdüm .

(src)="8"> Natuklasan ko na hindi ito totoo .
(trg)="8"> Keşfettiğim ise bunun doğru olmadığıydı .

(src)="9"> Nagsimula akong magsiyasat sa internet , mga libro at dokumentaryo , sa aking paglalakbay kasama ang aking pamilya .
(trg)="9"> Internette , kitaplarda , belgesellerde ve ailemle yaptığım gezilerde bu konuları incelemeye başladım .

(src)="10"> Natuklasan ko ang madilim na bahagi ng industriya ng produksyon ng pagkain .
(trg)="10"> Endüstriyel gıda sistemimizin karanlık yüzünü keşfettim .

(src)="11"> Una , ang artipisyal na paglikha ng mga buto at organismo .
(trg)="11"> Birincisi genetiği değiştirilen tohumlar ve organizmalar var .

(src)="12"> Kung saan ang mga buto ay hindi natural na ginagawa sa mga laboratoryo upang magbunga ng mga bagay na hindi natural -- tulad ng pagkuha ng DNA ng isda at ilagay ito sa DNA ng kamatis .
(trg)="12"> Bu , doğasında olmayan bir şey yapması için laboratuvarda bir tohumun üzerinde oynama yapılmasıdır -- mesela balığın DNA 'sını çıkarıp domatesin DNA 'sının içine koymak -- iğrenç .

(src)="13.1"> Nakakapangdiri .
(src)="13.2"> Hindi naman sa ayaw ko ng isda at kamatis , ngunit ito ay sadyang nakakapangilabot .
(trg)="13"> Beni yanlış anlamayın , balıkları ve domatesleri severim , ama bu biraz tüyler ürpertici .

(src)="14"> ( Tawanan ) Pagkatapos , ang mga buto ay itinatanim at nagkakabunga .
(trg)="14"> ( Gülüşmeler ) Tohumlar daha sonra ekiliyor ve gelişiyor .

(src)="15"> Ang mga produkto nito ay napatunayan nang nagdudulot ng sakit na kanser at iba pang karamdaman sa mga hayop sa laboratoryo , at kinakain na ng mga tao ang mga produktong ito mula pa noong 1990s .
(trg)="15.1"> Ürettikleri gıdaların kanser ve diğer problemlere yol açtığı laboratuvar hayvanlarında kanıtlandı .
(trg)="15.2"> İnsanlar bu şekilde üretilen gıdaları 1990 'lardan beri tüketiyorlar .

(src)="16"> Karamihan sa atin ay walang malay na may ganitong isyu .
(trg)="16"> Çoğu insan bunların varlığından bile haberdar değil .

(src)="17"> Alam niyo ba na may mga dagang kumain ng artipisyal na mais at napatunayang nagkasakit sa atay at bato ?
(trg)="17"> Genetiği değiştirilmiş mısırları yiyen farelerin karaciğer ve böbrek toksisite belirtileri gösterdiklerini biliyor muydunuz ?

(src)="18"> Nagkaroon sila ng pamamaga , pagsusugat , at paglaki ng kanilang bato .
(trg)="18"> Bunlar böbrek iltihaplanmasını , lezyonları ve böbrek ağırlığının artmasını içeriyor .

(src)="19"> Subalit halos lahat ng mais na ating kinakain ay dumaan sa artipisyal na proseso .
(trg)="19"> Buna rağmen yediğimiz tüm mısırlar genetik olarak bir şekilde değiştiriliyor .

(src)="20"> Higit pa doon , ang mais ay sangkap sa maraming bagay .
(trg)="20"> Ve söylememe izin verin , mısır her şeyde var .

(src)="21"> Dapat pa bang banggitin ang mga sakahan na may ka lunos-lunos na kalagayan , ang tinatawag nilang CAFOS ( Confined Animal Feeding Operations ) .
(trg)="21"> Ve beni CAFOS olarak adledilen tutsak hayvanları besleme işlemleri üzerine konuşturmayın bile .

(src)="22"> ( Tawanan ) Gamit ng mga modernong magsasaka ang mga kemikal mula sa fossil fuels at inihahalo sa lupa upang tumubo ang mga halaman .
(trg)="22"> ( Gülüşmeler ) Geleneksel çiftçiler ekinlerin büyümesini sağlamak için pislikle karıştırdıkları fosil yakıtlarından yapılan kimyasal gübreleri kullanıyorlar .

(src)="23"> Ginagawa nila ito dahil naubos na ang sustansya sa lupa dahil sa paulit-ulit na pagtatanim .
(trg)="23"> Bunu yapıyorlar ; çünkü aynı ekini tekrar tekrar yetiştirdikleri için toprağın tüm besinlerini yok ettiler .

(src)="24"> Sunod ay ginagamitan nila ng kemikal ang mga prutas at gulay , tulad ng pesticides at herbicides , upang tanggalin ang mga masamang dahon at peste .
(trg)="24"> Sonra , zararlı ot ve böcekleri öldürmek için ot kırıcılar ve böcek öldürücüler gibi daha da zararlı kimyasallar meyve ve sebzelerin üzerine sıkılıyor .

(src)="25"> Sa tuwing umuulan , ang mga kemikal na ito ay nanunuot sa lupa , at nahahalo sa mga katubigan , at nilalason ang ating tubig .
(trg)="25"> Yağmur yağdığında , bu kimyasallar toprağa sızıyor , veya sularımızı da zehirlemek üzere su yollarımıza akıyor .

(src)="26"> Sunod ay ginagamitan nila ng radiation ang pagkain para humaba pa ang buhay nito , at nang maibiyahe pa nila ito ng milya-milya at dinadala sa mga pamilihan .
(trg)="26"> Sonra gıdalarımızı daha uzun süre dayanmaları için ışınlıyorlar , bu sayede gıdalarımız büyüdükleri yerden binlerce mil uzaklıktaki süpermarketlere gidebiliyor .

(src)="27.1"> Natanong ko rin ang aking sarili , paano ako magbabago ?
(src)="27.2"> Paano ko mababago ang mga ganitong bagay ?
(trg)="27.1"> Bu yüzden kendime soruyorum , nasıl değiştirebilirim ?
(trg)="27.2"> Bu şeyleri nasıl değiştirebilirim ?

(src)="28"> Ito ang aking natuklasan .
(trg)="28"> Bulduğum şey şu .

(src)="29"> Nadiskubre ko na may kilusan tungo sa mas maayos na pamamaraan .
(trg)="29"> Daha iyi bir yola doğru bir yönelme olduğunu keşfettim .

(src)="30"> Parang kailan lang ay ninais kong maglaro sa NFL .
(trg)="30"> Şimdi , daha evvel , Ulusal Futbol Ligi oyuncusu olmak isterdim .

(src)="31"> Sa halip , nagpasya akong maging magsasaka sa natural na pamamaraan .
(trg)="31"> Bunun yerine organik çiftçi olmaya karar verdim .

(src)="32"> ( Palakpakan ) Salamat .
(trg)="32"> ( Alkış ) Teşekkür ederim .

(src)="33"> Sa gayong paraan , mas magiging kapaki-pakinabang ako .
(trg)="33"> Ve bu yolla dünyada daha fazla etkim olabilir .

(src)="34"> Si Joel Salatin , kinukutya siyang isang baliw na magsasaka , dahil hindi siya nagpapadala sa sistema .
(trg)="34"> Bu adam , Joel Salatin , ona çılgın çiftçi diyorlar çünkü sisteme karşı " yetiştiriyor " .

(src)="35"> Dahil ako ay home-schooled , nais ko siyang marinig balang araw .
(trg)="35"> Evde öğrenim gördüğümden dolayı , bir gün onun konuşmasını dinlemeye gittim .

(src)="36"> Ang lalaking ito , " ang baliw na magsasaka , " na hindi gumagamit ng mga kemikal na pesticides , herbicides , o mga artipisyal na buto .
(trg)="36"> Bu adam , bu çılgın çiftçi , hiçbir zararlı böcek ilacı , ot kırıcı ilaç ya da genetiği değiştirilmiş tohum kullanmıyor .

(src)="37"> At dahil doon , siya ay nabansagang " baliw " .
(trg)="37"> Bu nedenle , sistem tarafından deli olarak adlandırılıyor .

(src)="38"> Nais kong sabihin na kaya nating lahat na gumawa ng pagbabago sa pamamagitan ng mahusay na pagpili , gaya ng pagbili ng ating pagkain diretso sa mga nakalalapit na magsasaka o sa ating mga kapitbahay .
(trg)="38"> Farklı seçimler yaparak , gıdalarımızı yerel üreticilerden ya da doğrudan hayatımız boyunca tanıdığımız komşularımızdan alarak hepimizin fark yaratabileceğini bilmenizi istiyorum .

(src)="39"> May mga taong nagsasabi na ang natural at lokal na mga produkto ay mas mahal , pero totoo nga ba ?
(trg)="39"> Bazıları organik ya da yerel gıdaların daha pahalı olduğunu söylüyor , peki gerçekten öyle mi ?

(src)="40"> Sa lahat ng mga bagay na aking natutunan tungkol sa sistema ng produksyon ng pagkain , 2 bagay lang ang ating pinagpipilian : ang bayaran ang magsasaka , o bayaran ang ospital .
(trg)="40"> Gıda sistemi hakkında öğrendiğim tüm bu şeylerle , bana öyle geliyor ki ya çiftçilere öderiz ya da hastaneye .

(src)="41"> ( Palakpakan ) Ngayon alam ko na ang aking pipiliin .
(trg)="41"> ( Alkış ) Neyi seçeceğimi kesinlikle şimdi daha iyi biliyorum .

(src)="42"> Nais kong malaman ninyo na mayroong mga sakahan -- tulad ng kay Bill Keener sa Sequatchie Cove Farm sa Tennessee -- kung saan ang kanyang mga baka ay kumakain ng damo at ang kanyang mga baboy na naglalaro sa putik , gaya ng inisip ko dati .
(trg)="42"> Bill Keener 'in Tennessee 'deki Sequachie Cove Çiftliği gibi- ineklerinin otladığı ve domuzlarının çamurda yuvarlandığı tıpkı düşündüğüm gibi çiftliklerin orada olduklarını bilmenizi istiyorum .

(src)="43"> Minsan , ay nagpupunta ako sa sakahan ni Bill upang tumulong , at makita ko sa personal at malapitan kung saan galing ang kinakain kong karne .
(trg)="43"> Bill 'in çiftliğine bazen gönüllü olarak gidiyorum , bu sayede yediğim etin nereden geldiğini yakından kendi gözlerimle görebiliyorum .

(src)="44"> Naniniwala ako na kakain ang mga bata ng mas sariwang gulay at mas masustansiyang pagkain kung alam nila kung saan ito nagmumula .
(trg)="44"> Çocukların , ancak yedikleri hakkında daha fazla şey bilirler ve yediklerinin gerçekten nereden geldiğini öğrenirlerse taze meyve sebzeler ve iyi gıdaları yiyeceklerine inandığımı bilmenizi istiyorum .

(src)="45"> Marami ng mga palengke ang nagsusulputan sa bawat komunidad .
(trg)="45"> Her bölgede çiftçilerin marketlerinin olduğunu , açılmaya devam ettiklerini bilmenizi istiyorum .

(src)="46"> Nais kong malaman ninyo na mahilig ako at ang aking mga kapatid ng masustansyang baked kale chips .
(trg)="46"> Benim , abimin ve kız kardeşimin gerçekten de fırında pişmiş lahana yemeği sevdiğimizi bilmenizi istiyorum .

(src)="47"> Ibinabahagi ko ito saan man ako magpunta .
(trg)="47"> Bunu gittiğim her yerde paylaşmaya çalışıyorum .

(src)="48"> Kamakailan lang , ikinuwento ng tiyuhin ko na binigyan niya ng cereal ang 6 na taong gulang kong pinsan .
(trg)="48"> Çok uzun zaman önce değildi , amcam 6 yaşındaki kuzenime mısır gevreği vermeye kalkmış .

(src)="49"> Tinanong niya kung gusto nito ng natural at organic na Toasted O 's o ang sugarcoated na flakes -- yung mga nakakahon na may cartoon character sa harap .
(trg)="49"> Organik Toasted O 's dan mı yoksa şekerle kaplanmış parçalardan mı istediğini sormuş -- bilirsiniz , hani şu önünde büyük çizgili çizgi film karakteri olan .

(src)="50"> Sabi ng aking pinsan sa tatay niya na mas pipiliin nito ang organic Toasted O 's cereal kasi daw sabi ni Birke na hindi siya dapat kumain ng makikintab na cereal .
(trg)="50"> Küçük kuzenim , babasına organik Toasted O 'nun mısır gevreğini tercih ettiğini söylemiş , çünkü Birke 'ün dediğine göre , janjanlı mısır gevreğinden yememeliymiş .

(src)="51"> At ganoon nga , mga kaibigan ang paraan upang tayo ay maglikha ng pagbabago isang bata bawat pagkakataon .
(trg)="51"> İşte bu , dostlarım , her seferinde bir çocukla nasıl değişiklik yaratabileceğimizdir .

(src)="52"> Sa susunod na ikaw ay patungo sa pamilihan , isipin ang produktong lokal , piliin ang natural , magkaroon ng sapat na kaalaman tungkol sa iyong magsasaka at sa produksyon ng pagkain .
(trg)="52"> Bu yüzden bir sonraki sefer bakkala gittiğinizde , yerel düşünün , organik seçin , gıdanızı ve çiftçinizi bilin .

(src)="53"> Salamat .
(trg)="53"> Teşekkür ederim .

(src)="54"> ( Palakpakan )
(trg)="54"> ( Alkış )

# fil/ted2020-1044.xml.gz
# tr/ted2020-1044.xml.gz


(src)="1"> Ang aking malaking ideya ay isang napakaliit na ideya na maaaring buksan ang bilyun-bilyong malalaking ideya na hanggang ngayo 'y nakatago sa ating kamalayan .
(trg)="1.1"> Benim büyük fikrim çok çok küçük bir fikir .
(trg)="1.2"> Bu fikir şu an içimizde atıl duran milyarlarca fikri canlandırabilir .

(src)="2"> At ang maliit na ideyang iyon ay ang pagtulog .
(trg)="2"> Bunu yapacak küçük fikrim ise uyku .

(src)="3"> ( Tawanan ) ( Palakpakan ) Ang kwartong ito ay puno ng mga kababaihang type-A .
(trg)="3"> ( Gülüşmeler ) ( Alkışlar ) Bu A tipi kadınların olduğu bir salon .

(src)="4"> Ito ay kwarto ng mga babaeng kulang sa tulog .
(trg)="4"> Bu oda uyku bozukluğu çeken kadınların salonu .

(src)="5"> Pahirapan ko itong natutunan , ang kahalagahan ng pagtulog .
(trg)="5"> Ben uykunun değerini zor bir yolla anladım .

(src)="6"> Dalawa-at-kalahating taon na ang nakakaraan , nahimatay ako sa sobrang pagod .
(trg)="6"> İki buçuk yıl önce , yorgunluktan bayıldım .

(src)="7"> Nauntog ang ulo ko sa mesa .
(trg)="7"> Kafamı masaya çarptım , çene kemiğimi kırdım ,

(src)="8"> Nadurog ang aking cheekbone , at may limang tahi malapit sa kanang mata .
(trg)="8"> sağ gözüme beş dikiş atıldı .

(src)="9"> At sinimulan ko ang paglalakbay sa pagtuklas ng kahalagahan ng pagtulog .
(trg)="9"> Ve uykunun değerini tekrar keşfetme yolculuğuna çıktım .

(src)="10"> At sa lahat ng aking pinagdaanan , nag-aral ako , kinausap ang mga doktor , mga siyentipiko , at andito ako ngayon upang sabihin na ang paraan sa mas produktibo , mas masigla , at mas masayang buhay ay ang magkaroon ng sapat na tulog .
(trg)="10"> Bu yolculuk süresince , araştırdım , tıp doktorları , bilim adamları ile görüştüm , ve buraya çıkma sebebim daha verimli daha ilhamlı , daha zevkli bir hayat yaşamaya giden yolun yeteri kadar uyumaktan geçtiğini anlatmak .

(src)="11"> ( Palakpakan ) At tayong mga kababaihan ang mangunguna sa bagong pakikibaka , itong bagong isyung peminista .
(trg)="11"> ( Alkışlar ) Biz kadınlar olarak bu devrimde öncü olacağız , bu yeni feminist konuda .

(src)="12.1"> Literal tayong matutulog papuntang tagumpay , literal .
(src)="12.2"> ( Tawanan ) ( Palakpakan ) Dahil sa kasamaang-palad para sa mga kalalakihan , ang kakulangan sa tulog ay naging sukatan ng pagiging lalaki .
(trg)="12.1"> Gerçek anlamda , zirveye uyuyarak çıkacağız .
(trg)="12.2"> ( Gülüşmeler ) ( Alkışlar ) Çünkü maalesef , erkekler için uyku bozukluğu bir güç sembolüne dönüştü .

(src)="13"> Kamakailan , nakasama ko sa hapunan ang isang lalaki na ipinagmayabang na apat na oras lang ang tulog niya nung isang gabi .
(trg)="13"> Geçenlerde bir erkekle yemek yiyordum , bir önceki gün dört saat uyuduğu için böbürleniyordu .

(src)="14.1"> At gusto ko sanang sabihin na -- pero hindi ko ginawa -- sasabihin ko na sana , " Alam mo ?
(src)="14.2"> Kung limang oras sana ' yun , mas interesante sana ang hapunang ito . "
(trg)="14"> Ona şöyle dediğimi düşündüm -- fakat demedim -- şöyle dediğimi düşündüm , " Biliyor musun beş saat uyusaydın , bu yemek daha eğlenceli olabilirdi . "

(src)="15"> ( Tawanan ) Sa kasalukuyan , ang kakulangan sa pagtulog ay nagiging isang kompetisyon .
(trg)="15"> ( Gülüşmeler ) Şimdilerde yeni bir uyku bozukluğu tipi var üstünlük sağlama .

(src)="16"> Tulad dito sa Washington , na kung makikipag-breakfast date ka , at tatanungin mo , " Pwede ba ang 8 : 00 ? "
(trg)="16"> Özellikle Vaşington 'da , eğer birisi ile kahvaltı yapmak istiyorsanız ve " Saat sekiz nasıl ? " diye sorarsanız

(src)="17"> sasabihin nila sa 'yo , " Late na ' yang alas-otso , pero okay lang , makakapag-tennis pa ako at aasikasuhin ang ilang conference calls , bago tayo magkita ng 8 . "
(trg)="17"> büyük ihtimalle size " Sekiz benim için çok geç , fakat sorun değil , tenis oynayıp , birkaç konferans araması yapıp , sizinle sekizde buluşabilirim . " diyeceklerdir .

(src)="18"> At paniwala nila ay napakaproduktibo nito at ang dami ng natatapos , ngunit sa totoo lang ay hindi talaga , dahil sa ngayon , marami tayong matatalinong lider sa negosyo , sa pananalapi , sa pulitika , na gumagawa ng mga maling pagpapasiya .
(trg)="18"> Onlar kendilerinin inanılmaz derecede meşgul ve verimli olduğunu düşünüyorlar , fakat gerçekte değiller , çünkü şu an , iş dünyasında , finansta , siyasette parlak birçok liderin korkunç kararlar aldığını gördük .

(src)="19"> Kaya ang mataas na I.Q. ay hindi sukatan ng pagiging magaling na lider , dahil ang tunay na kahulugan ng pamumuno ay ang kakayahang makita ang tipak ng yelo bago pa nito banggain ang Titanic .
(trg)="19"> Yüksek I.Q. iyi bir lider olduğunuz anlamına gelmiyor , çünkü liderliğin özü buz dağını Titanic 'e çarpmadan görebilmek .

(src)="20"> Napakarami na ng mga yelong tumama sa ating mga Titanic .
(trg)="20"> Ve Titanic 'lerimize çarpan birçok buzdağımız oldu .

(src)="21"> Katunayan , tingin ko na kung ang Lehman Brothers ay naging Lehman Brothers at Sisters , baka andito pa sila ngayon .
(trg)="21"> Hatta şöyle düşünüyorum , Lehman Brothers Lehman Brothers and Sisters olsa idi , hâlâ ayakta olabilirdi .

(src)="22"> ( Palakpakan ) Habang ang lahat ng lalaki ay abala sa pagiging hyper-connected 24 / 7 , baka naman mapapansin ng babae ang tipak ng yelo , dahil nanggaling siya sa pito-at-kalahati o walong oras na tulog at makikita niya ang buong larawan .
(trg)="22"> ( Alkışlar ) Belki tüm erkekler 24 / 7 hiper bağlantılı ve meşgul oldukları sırada , bir kızkardeş yedi buçuk veya sekiz saatlik bir uykudan uyandığı ve büyük resmi görebildiği için buzdağını fark edebilirdi .

(src)="23"> Kaya habang tayo 'y nahaharap sa napakaraming krisis sa ating mundo sa kasalukuyan , ang bagay na makakabuti sa 'tin sa personal na aspeto , ang bagay na magdudulot ng galak , pasasalamat , kahusayan sa ating buhay upang maging pinakamagaling sa kanya-kanyang karera ay siya ring makakabuti para sa mundo .
(trg)="23"> Şu anda dünyamızda birden fazla krizle karşı karşıyayız , bu kişisel olarak bizim için güzel , hayatımıza daha fazla zevk , şükür , fayda getirecektir ve kariyerimiz için en iyisi , dünya için de en iyi şey olacaktır .

(src)="24"> Kaya hinihikayat ko kayo na ipikit ang inyong mga mata at tuklasin ang mahuhusay na mga ideya na nakatago sa kaloob-looban natin , ihinto ang mga makina at tuklasin ang bisa ng pagtulog .
(trg)="24"> Israrla gözlerinizi kapatmanızı ve içimizde olan büyük fikirleri keşfetmenizi , motorlarınızı kapatıp uykunun gücünü keşfetmenizi istiyorum .

(src)="25"> Salamat .
(trg)="25"> Teşekkür ederim .

(src)="26"> ( Palakpakan )
(trg)="26"> ( Alkışlar )

# fil/ted2020-1106.xml.gz
# tr/ted2020-1106.xml.gz


(src)="1"> Alam ko ang iniisip ninyo .
(trg)="1"> Ne düşündüğünüzü biliyorum .

(src)="2"> Sa tingin ninyo , nawawala yata ako at maya maya ay may aakyat sa tanghalang ito at magbabalik sa akin sa dapat kong kaupuan .
(trg)="2"> Size göre yolumu kaybettim , ve birisi az sonra sahneye çıkıp beni koltuğuma nazikçe geri döndürecek .

(src)="3"> ( Palakpakan ) Nangyayari sa akin yan madalas sa Dubai
(trg)="3"> ( Alkışlar ) Bununla Dubai 'de her zaman karşılaşıyorum .

(src)="4"> Narito ka ba para magbakasyon ?
(trg)="4"> ' ' Burada tatilde misin ? ' '

(src)="5"> ( Tawanan ) Binibisita mo ba ang mga anak mo ?
(trg)="5"> ( Kahkahalar ) ' ' Çocukları ziyarete mi geldin ?

(src)="6"> Gaano ka katagal dito ?
(trg)="6"> Ne kadar kalıyorsun ? ' '

(src)="7"> Sa katunayan , ninanais kong magtagal .
(trg)="7"> Aslında biraz daha fazla kalmayı umuyorum .

(src)="8"> Nakatira at nagtuturo ako sa lugar ng Gulf nang mahigit 30 taon .
(trg)="8"> Körfezde 30 sene boyunca yaşıyor ve öğretiyorum .

(src)="9"> ( Palakpakan ) At sa mga panahong iyon , nakita ko ang maraming pagbabago .
(trg)="9"> ( Alkışlar ) Ve bu zamanda , birçok değişim gördüm .

(src)="10"> At ang bilang ng mga ito ay nakakapangilabot .
(trg)="10"> İstatistik oldukça şok edici .

(src)="11"> At nais kong talakayin sa inyo ngayon ay tungkol sa mga wikang namamatay at ang globalisasyon ng Ingles .
(trg)="11"> Ve size bugün İngilizce 'nin küreselleşmesinden ve dil kaybından bahsedeceğim .

(src)="12"> Nais kong isalaysay sa inyo ang tungkol sa aking kaibigan na nagtuturo ng Ingles sa mga matatanda sa Abu Dhabi
(trg)="12"> Size yetişkinlere Abu Dabi 'de İngilizce öğreten bir arkadaşımdan bahsedeceğim .

(src)="13"> At isang mainam na araw , napagpasyahan nyang dalhin sila sa halamanan para turuan sila ng ilang salita tungkol sa kalikasan .
(trg)="13"> Ve bir gün , onları bahçeye doğa hakkında kelime öğretme amaçlı götürmeye karar verdi .

(src)="14"> Ngunit sa huli ay siya ang natuto ng lahat ng salitang Arabo para sa mga halaman ng lugar , at kanilang mga gamit -- gamit sa panggagamot , pagpapaganda , pagluluto , at herbal
(trg)="14"> Ama sonunda bütün yerel bitkilerin isimlerini ve kullanımlarını , tıptaki kullanımını , kozmetik kullanımlarını , yemekteki kullanımını , şifalı bitkilerin isimlerini Arapça olarak öğrenen kendisiydi .

(src)="15"> Paano natutunan ng mga mag-aaral ang lahat ng iyon ?
(trg)="15"> Bu öğrenciler bu bilgileri nereden alıyorlardı ?

(src)="16"> Tiyak , sa kanilang mga ninuno at maging sa ninuno ng kanilang mga ninuno .
(trg)="16"> Tabiki , büyük anne ve babalarından ve hatta büyük büyük anne ve babalarından .

(src)="17"> HIndi na natin kailangang pag-usapan kung gaano kahalaga ang kakayahang nating makipagtalastasan sa iba 't ibang salinlahi .
(trg)="17"> Nesiller boyunca iletişim kurabilmenin ne kadar önemli olduğu sizlere söylememe gerek yok .

(src)="18"> Ngunit ang nakakalungkot , ngayon , ang mga wika ay nagkakamatayan sa hindi kapanipaniwalang bilis .
(trg)="18"> Ama üzülerek , bugün diller benzeri görülmemiş bir oranda ölüyor .

(src)="19"> May isang wikang namamatay sa loob ng 14 na araw .
(trg)="19"> Her 14 günde bir dil ölüyor .

(src)="20"> Kasabay nito , ang Ingles ang itinuturing na pandaigdigang wika .
(trg)="20"> Aynı zamanda , İngilizce tartışmaz küresel dil .