# eu/ted2020-103.xml.gz
# tr/ted2020-103.xml.gz


(src)="1"> Ez nago oso ziur danbor bat ikusi nahi izateaz goikeko 9etan .
(trg)="1"> Sabahın dokuzu gibi bir saatte bir trampet görmek isteyip istemediğimden pek de emin değilim .

(src)="2"> ( barreak ) Hala ere , harrigarria da aretoa hain betea ikustea eta benetan eskertu behar ditut Herbie Hancock eta bere lagunak aurkezpen honengatik .
(trg)="2"> Ama her neyse , böylesi dolu bir salon görmek harika , ve gerçekten Herbie Hancock ve meslektaşlarına böyle harika bir sunum yaptıkları için teşekkür etmeliyim .

(src)="3"> Gauzarik interesgarrienetako bat , jakina , instrumentuan duen esku zuzen hori , teknologia eta , noski , gazteei entzuteaz esan zuenaren nahasketa da .
(trg)="3"> İlginç şeylerden biri , tabii ki o enstrüman üzerindeki saf elin teknoloji ile kombinasyonuydu ve elbette genç insanlarımızı dinlemek hakkında soyledikleri .

(src)="4"> Nire lana entzutean datza , noski ,
(trg)="4"> Tabii ki , benim işim tamamen dinlemekle ilgili ,

(src)="5"> eta nire helburua , izatez , jendeari entzuten irakastea da .
(trg)="5"> ve amacım da , gerçekten , dünyaya dinlemeyi öğretmek .

(src)="6"> Hori da nire egiazko helburu bakarra bizitzan .
(trg)="6"> Bu benim hayattaki tek gerçek hedefim .

(src)="7"> Eta oso erraza dirudi , baina benetan lan oso oso handia da .
(trg)="7"> Ve kulağa çok basit gibi geliyor ama , aslında bu çok çok büyük bir iş .

(src)="8"> Zuek badakizuelako , musika pieza bat begiratzen denean -adibidez , nire poltxatxoa irekitzen badut- hemen dugu , espero dut , musika zati bat , orria puntutxo beltzez betetzen duena .
(trg)="8"> Çünkü biliyorsunuz , bir parça müziğe baktığınızda -- örneğin , eğer sadece şu küçük motorsiklet çantamı açabilirsem -- buradaki , umarım , üzeri küçük siyah noktalarla dolu sayfanın üzerinde bir parça müzik var .

(src)="9"> Badakizue , irekitzen dut eta musika irakurtzen dut .
(trg)="9"> Ve biliyorsunuz , biz onu açarız ve ben müziği okurum .

(src)="10"> Beraz , teknikoki hau irakur dezaket .
(trg)="10"> Yani teknik olarak , ben bunu hakikaten okuyabilirim .

(src)="11"> Argibideak segituko ditut : denbora argibideak , dinamikak .
(trg)="11"> Açıklamaları takip ederim , tempo işaretlerini , dinamiğini

(src)="12"> Zehatz-mehatz egingo dut esten didana .
(trg)="12"> Bana söylenenleri aynen yaparım .

(src)="13.1"> Eta honela , motza denez , lehenengo bi lerroak joko ditut gutxi gora behera .
(src)="13.2"> Oso erraza da .
(src)="13.3"> Ez dago gauza zailegirik .
(trg)="13.1"> Ve bu yüzden , zaman kısa olduğu için , Eğer size yalnızca olduğu gibi ilk belki iki satırı falan çalarsam .
(trg)="13.2"> Bu çok basit .
(trg)="13.3"> Bu eserin zor olan hiç bir tarafı yok .

(src)="14"> Baina esaten dit oso azkarra dela .
(trg)="14"> Fakat burada bana bu müzik parçasının oldukça hızlı olduğu söyleniyor .

(src)="15"> Danborraren zein tokitan jo behar dudan esaten dit .
(trg)="15"> Çalarken trampetin neresini kullanacağım söyleniyor .

(src)="16"> Makilaren zein parterekin jo behar dudan esaten dit .
(trg)="16"> Sopaların hangi kısmını kullanacağım söyleniyor .

(src)="17"> Dinamika esaten dit
(trg)="17"> Ve bana dinamiği söyleniyor .

(src)="18"> Eta esaten dit danborrak ez duela bordoirik .
(trg)="18"> Ve ayrıca bana trampetin kirişsiz olacağı da söyleniyor .

(src)="19"> Bordoia jarrita , bordoia kenduta .
(trg)="19"> Kirişler takılı , kirişler çıkık

(src)="20"> Beraz , musika zati hau itzultzen badut ideia hau izango dugu .
(trg)="20"> O halde , eğer bu parçayı tercüme edersem , şöyle bir fikir ortaya çıkar .

(src)="21"> Eta horrela .
(trg)="21.1"> Gibi .
(trg)="21.2"> Muhtemelen kariyerim beş yıl kadar sürerdi .

(src)="23.1"> ( barreak ) Hala ere , musikari bezala egin behar dudana partituran agertzen ez dena egitea da .
(src)="23.2"> Irakasle batengandik ikasteko aukera ez dagoen guzti hori , edo irakaslearekin komentatu gabe geratzen diren aspektu horiek ..
(trg)="22.1"> Fakat , bir müzisyen olarak benim yapmam gereken , notada yazılı olmayan herşeydir .
(trg)="22.2"> Bir öğretmenden öğrenmeye zaman olmayan herşeyi , bir öğretmenle konuşmaya bile fırsat olmayacak herşeyi yapmaktır .

(src)="24"> Baina gauza horiek dira , hain zuzen , instrumentuarekin ez zaudenean nabaritzen direnak , hain interesgarriak bihurtzen direnak aztertu nahi ditugula danborraren gainazal txiki horretatik .
(trg)="23"> Esas enstrümanınızla birlikte değilken farkettiğiniz birtakım şeyler inanılmaz ilginç ve trampetin bu küçücük yüzeyi aracılığıyla keşfetmek isteyeceğiniz şeylere dönüşüyor .

(src)="25"> Ongi da : itzulpena ikusi dugu .
(trg)="24"> Ve işte , tercümenin deneyimine vardık .

(src)="26.1"> Orain ikus dezagun interpretazioa .
(src)="26.2"> Orain nire karrerak zertxobait gehiago iraungo du ! ( barreak )
(trg)="25.1"> Şimdi de yorumu tecrübe edeceğiz .
(trg)="25.2"> Şimdi kariyerim birazcık daha uzun sürebilir .

(src)="27"> Baina modu batera berdina da begiratu eta gazte bat ikusten badut blusa arrosarekin .
(trg)="26"> Fakat , bir şekilde , siz de biliyorsunuz , bu benim size bakıp pembe bir bluz giymiş hoş zeki bir hanımefendi görmemle aynı şey .

(src)="28"> Panpinazko hartz bat duela eskutartean , etab , etab .
(trg)="27"> Oyuncak bir ayıya sıkıca sarılmış olduğunuzu görmemle , vesaire vesaire .

(src)="29"> Horrela , nolakoa den , ideia bat jasotzen dut , zer gauza gustatu zaizkiokeen , zein den bere lanbidea igarri , etab , etab .
(trg)="28"> Böylece hakkınızda az çok bir fikre sahip olurum , neleri sevebileceğiniz nasıl bir işle meşgul olabileceğiniz , vesaire vesaire .

(src)="30.1"> Hala ere , ideia hau hasierako ideia bat baino ez da , denok duguna begiratzen dugunean .
(src)="30.2"> Eta interpretatzen ahalegintzen gara ,
(trg)="29.1"> Ancak , bu sadece , biliyorsunuz , gerçekten baktığımız zaman hepimizin edindiği bir ilk izlenimdir .
(trg)="29.2"> Ve biz bunu yorumlamaya çalışırız ,

(src)="31.1"> baina hain azalekoa da ...
(src)="31.2"> Era berean , partitura begiratzen dut , oinarrizko ideia bat dut ,
(trg)="30.1"> fakat aslında bu inanılmaz derecede yüzeyseldir .
(trg)="30.2"> Aynı şekilde , müziğe bakarım , temel bir fikir edinirim ,

(src)="32"> neure buruari galdetzen diot zer izan daitekeen teknikoki zaila , edo zer da egin nahi dudan lehenengo gauza .
(trg)="31"> Teknik olarak neyin zor olabileceğini düşünürüm , yada bilirsiniz işte , ne yapmak istediğimi .

(src)="33"> Oinarrizko sentsazioa bakarrik .
(trg)="32"> Sedece o temel duyguyu .

(src)="34"> Hala ere , hau bakarrik ez da nahikoa .
(trg)="33"> Ancak , bu tek başına yeterli değildir .

(src)="35"> Eta Herbiek esan zuena gogora dakart - mezedez , entzun ezazue , entzun ezazue .
(trg)="34"> Ve Herbie ' nin dediğini düşünürüm -- lütfen dinle , dinle .

(src)="36"> Entzun egin behar dugu , geure buruari lehenengo .
(trg)="35"> Kendimizi dinlemeliyiz , her şeyden önce .

(src)="37"> Adibidez , makila heltzen jotzen badut - makila literalki soltatu gabe - dardara asko sentituko ditut besotik gora .
(trg)="36"> Eğer çalarsam , örneğin , bageti tutarak -- tam anlamıyla bageti bırakmadan tuttuğumda -- kolunuzdan yukarı gelen şiddetli bir sarsıntıyı hissedersiniz .

(src)="38"> Eta sentitzen nahiz - sinistu ala ez- , oso harrituta , instrumentuarengan eta makilarengan , oso sendoki heltzen ari naizen arren .
(trg)="37"> Ve kendinizi , ister inanın ister inanmayın , hem enstrümandan hem de bagetten oldukça kopuk hissedersiniz aslında bageti oldukça sıkıca tutuyor olmama rağmen .

(src)="39"> Gogor heltzen , instrumentutik urrunago sentitzen nahiz era arraroan .
(trg)="38"> Bageti sıkıca tutarak , garip bir şekilde daha kopuk hissediyorum .

(src)="40"> Baina nire eskua eta besoa askatzen baditut eta usten badiet euskarri sistema bat izaten , bapatean dinamika gehiago daukat esfortzu txikiagorekin .
(trg)="39"> Eğer sadece basitçe bırakırsam ve elimin , kolumun daha çok bir destek sistemi olmasına izin verirsem birdenbire daha az çabayla daha fazla dinamiğe sahip oluyorum .

(src)="41.1"> Askoz gehiago .
(src)="41.2"> Eta azkenean sentitzen dut batera nabilela makilarekin eta danborrarekin .
(trg)="40.1"> Çok daha fazla .
(trg)="40.2"> Ve kendimi , en sonunda , bagetle ve trampetle bir hissediyorum .

(src)="42"> Eta azkoz gutxiago egiten ari nahiz .
(trg)="41"> Ve çok çok daha az şey yapıyorum .

(src)="43"> Beraz , instrumentu honekin denbora behar dudan moduan , denbora behar dut pertsonak interptretatzeko .
(trg)="42"> Aynı bu enstrümanla zaman geçirmeye ihtiyacım olduğu gibi , insanları yorumlayabilmek için de onlarla zaman geçirmeye ihtiyacım var .

(src)="44"> Ez itzultzea bakarrik , baita interptretatzea ere .
(trg)="43"> Onları sadece tercüme etmek değil ama yorumlamak için .

(src)="45.1"> Adibidez , musika zati baten konpas batzuk jotzen baditut neure burua tekniko bezala hartzen dut soilik , hau da , perkusioa jotzen duen norbait ... eta honela .
(src)="45.2"> Musikaritzat hartzen badut neure burua ... eta honela .
(trg)="44.1"> Eğer , örneğin , bir müzik parçasının bir kaç mezurunu çalarsam kendimi bir teknisyen gibi hissederek -- yani , sadece vurmalı çalgı çalan biri ... ve bunun gibi .
(trg)="44.2"> Eğer kendimi bir müzisyen olarak düşünürsem ... ve bunun benzeri .

(src)="46"> Diferetzia xume bat badago ( barreak ) pentsatzea merezi duena . ( txaloak )
(trg)="45"> Burda üzerinde düşünülmeye değer küçük bir -- ( Alkışlar ) -- fark var .

(src)="47.1"> Eta gogoratzen dut , 12 urte nintuenean eta tinbalak eta perkusioa jotzen hasi nintzen , eta nire irakasleak esan zuen : " Beno , nola egingo dugu hau ?
(src)="47.2"> Badakizu , musika , entzutean datza . "
(trg)="46.1"> Ve hatırlıyorum 12 yaşındaydım ve timpani ve perküsyon çalmaya başlamıştım , ve öğretmenim dedi ki , " Peki , bunu nasıl yapacağız ?
(trg)="46.2"> Biliyorsun , müzik tamamen dinlemekle ilgili . "

(src)="48.1"> " Bai , ados nago .
(src)="48.2"> Beraz , non dago arazoa ?
(trg)="47.1"> " Evet , buna katılıyorum .
(trg)="47.2"> Öyleyse sorun ne ? "

(src)="49"> Eta berak esan zidan : " Beno , nola etzungo duzu hau ?
(trg)="48"> Ve o dedi ki , " Peki , sen bunu nasıl duyacaksın ?

(src)="50"> Nola entzungo duzu beste hori ? "
(trg)="49"> Şunu nasıl duyacaksın ?

(src)="51"> Eta nik esan nuen : " Nola entzuten duzu zuk ? "
(trg)="50"> Ve ben de dedim ki , " Peki sen nasıl duyuyorsun ? "

(src)="52"> Berak esan zuen : " Uste dut hemendik entzuten dudala . "
(trg)="51"> Dedi ki " Şey , sanırım buradan duyuyorum . "

(src)="53.1"> Eta nik esan nuen : " Beno , baita nik ere , uste dut .
(src)="53.2"> Baina horretaz aparte nire eskuekin entzuten dut , nire besoekin , masailekin , ilearekin , nire triparekin , nire bularraldearekin , hankekin , etab . "
(trg)="52"> Ve dedim ki , " Yani , sanırım ben de -- ama ben ayrıca ellerimle de duyuyorum , kollarım aracılığıyla da , elmacık kemiklerimle , kafa derimle , midemle , göğsümle , bacaklarımla , vesaire "

(src)="54"> Klase bakoitza danborrak afinatzen hasten genuen -bereziki tinbalak- interbalo txiki baten , honen antzerako ... diferentzia txikiekin .
(trg)="53"> Ve böylece her seferinde dersimize davulları akort ederek başladık -- özellikle de büyük orkestra davulunu ve timpaniyi çok dar bir ses perdesi aralığına , yani bunun gibi ... bu kadarlık bir fark .

(src)="55"> Gero gradualki ... eta gradualki ... eta harrigarria da zeure gorputza irekitzen duzunean eta zeure eskuak dardarak sentitzeko , izatez , diferentzia txiki hori ... zeure hatzaren parterik txikienarekin sentitu daiteke , hortxe .
(trg)="54"> Sonra azar azar ... ve azar azar .... ve vücudunuzu bu deneyime açtığınızda hissettikleriniz inanılmaz , ve elinizi açıp titreşimin size ulaşmasına izin verdiğinizde o aslında küçücük olan fark orada , parmağınızın en ufacık parçasıyla bile hissedilebilir .

(src)="56"> Beraz nik nire eskuak musika aretoaren paretaren kontra jartzen nituen , eta elkarrekin " entzun egiten genituen " instrumentuen soinuak , eta benetan soinuetan arreta jartzen saiatzen ginen belarriaz bakarrik baliatuko bagina baino era askoz zabalagoan .
(trg)="55"> Ve bu nedenle yaptığımız şey , ben müzik odasının duvarının üzerine elimi koyardım ve beraber enstrümanların seslerini dinlerdik , ve gerçekten o seslerle bir bağ kurmaya çalışırdık , sadece kulağa dayanmaktan çok daha kapsamlı bir bağ .

(src)="57"> Belarria gauza askorekin alda daiteke , noski .
(trg)="56"> Çünkü tabii ki kulak -- demek istediğim , pek çok şeyin etkisi altında kaldığından

(src)="58.1"> Aretoa , anplifikazioa , instrumentuaren kalitatea , makil mota , etab. etab .
(src)="58.2"> Denak ezberdinak dira .
(trg)="57.1"> İçinde bulunduğumuz oda , ses hacminin yükselmesi , enstrümanın kalitesi bagetlerin cinsi , vesaire vesaire .
(trg)="57.2"> Hepsi farklıdır .

(src)="59"> Pisu berdina baina soinu mota ezberdina .
(trg)="58"> Aynı ağırlıkta , fakat farklı ses renkleri .

(src)="60.1"> Eta hori da funtsean garena .
(src)="60.2"> Gizakiak gara , baina denok daukagu geure " soinu kolorea " , horrela esateagatik , izakera harrigarri hauek egiten dituena , izakerak , zaletazunak , etab .
(trg)="59.1"> Ve temelde biz de buyuz .
(trg)="59.2"> Bizler sadece insanız , ama hepimiz kendimize ait küçük ses renklerine sahibiz : bir bakıma bu olağanüstü kişilikleri , karakterleri ilgi alanlarını ve varlıkları da onlar oluşturur .

(src)="61.1"> Hazi nintzenean , Londoneko Royal Academy of Music-en zartzeko audizioak egin nituen eta zera ezan zidaten : " Beno , ez , ez zaitugu onartzen ez dugulako ideiarik musikari ' gor ' baten etorkizuna zein izan daitekeen . "
(src)="61.2"> Eta nik ezin nuen hori onartu .
(trg)="60.1"> Biraz büyüyünce Londra 'daki Royal Academy of Music 'in sınavlarına girdim , ve bana dediler ki , " Şey , hayır , sizi kabul etmeyeceğiz , çünkü sizin gibi , biliyorsunuz deyim yerindeyse , ' sağır ' bir müzisyenin geleceği hakkında hiçbir fikrimiz yok . "
(trg)="60.2"> Ve ben bunu pek kabul edemezdim .

(src)="62"> Beraz esan nien : " Beno , ikusi , ezetz esaten badidazue , arrazoi horiengatik ez banauzue onartzen , -- soinuen artea interpretatu , ulertu eta maitatzeko gaitasunari kontra eginez -- orduan , nor onartzen duzuen oso oso sakonki aztertu beharko dugu . "
(trg)="61"> Ve bu nedenle , onlara dedim ki , " Peki , bakın , eğer beni geri çeviriyorsanız eğer beni bu nedenlerden dolayı geri çeviriyorsanız , ses yaratma sanatındaki sunum yeteneğimi , anlayışımı ve sevgimi değerlendirmeksizin o zaman aslında kabul ettiğiniz insanlar hakkında çok ciddi şekilde düşünmeliyiz .

(src)="63"> Eta ondorioz , -behin arazo hau gainditu nuenean eta bigarren audizioa izan ondoren -- onartu egin ninduten .
(trg)="62"> Ve sonuç olarak -- bu küçük engeli aştıktan ve ikinci kez sınava girdikten sonra -- beni okula kabul ettiler .

(src)="64"> Eta ez hori bakarrik : gertatu zenak guztiz aldatu zuen Erresuma Batuko musika instituzioen rola .
(trg)="63"> Ve bununla da kalmadı bu olay Birleşik Krallık genelinde müzik kurumlarının bütün işlevini degiştirdi .

(src)="65.1"> Inoiz ez zuten sarrera eskari bat gaitzetsiko norbaitek besorik edo hankarik ez zuelako .
(src)="65.2"> Agian , haizezko musika trensna bat jo ahal izateko euskarri batetan jarri beharko zen instrumentu .
(trg)="64"> Hiçbir koşulda buna benzer bir gerekçe gösterilerek başvurular reddedilemedi bir kimse kolsuz , bacaksız olsun olmasın --- muhtemelen yine de , bir dayanakla desteklenirse nefesli bir enstrüman çalabilir .

(src)="66"> Zirkunstatzia bat ere ezingo da erabili sarrera eskari bat errefusatzeko .
(trg)="65"> Benzeri hiçbir durum yapılan herhangi bir başvuruyu reddetmek için kullanılmadı .

(src)="67"> Eta eskari bakoitza entzun eta frogatu beharko da , eta gero , musika gaitasuneri begira , pertsona onartu edo ez .
(trg)="66"> Ve başvuru yapan herkes tek tek dinlenmek , hissedilmek zorundaydı , ve sonrasında müzikal yeteneklerine göre -- sonra o bireyler programa girebilir yada giremezdi .

(src)="68.1"> Honek , ikasle talde interesgarri bat musika instituzio hauetara ailegatzea egin zuen .
(src)="68.2"> Eta esan behara dago horietako asko , gaur egun , munduko orkestra profesionaletan ari direla jotzen .
(trg)="67.1"> Bu nedenle , böylesi bir değişim bu müzik kurumlarına oldukça ilginç bir grup öğrencinin katılması anlamına geliyordu .
(trg)="67.2"> Ve söylemeliyim ki oların pek çoğu şimdi dünyanın farklı yerlerinde profesyonel orkestraların bünyesindeler .

(src)="69"> Honen gauza interesgarria da , nahiz eta ... - ( txaloak ) - jende hau ez dagoela soilik soinuari lotuta , -gutako gehienok bezala- musika gure eguneroko botika da .
(trg)="68"> Bu durumla ilgili bir başka ilginç şey de ( Alkışlar ) açıkça , insanların müzikle birbirine bağlı olmasının yanı sıra -- ki temelde buna hepimiz dahiliz , ve gayet iyi biliyoruz ki müzik gerçekten bizim günlük ilacımızdır .

(src)="70"> Musika esaten dut baina soinuaz ari nahiz .
(trg)="69"> Müzik diyorum ama , aslında kastettiğim ses .

(src)="71.1"> Badakizue ?
(src)="71.2"> Musikari bezala hainbat gauza harrigarri ezagutu ditut : 15 urteko mutiko bat izan dezakezu , erronka handiak gainditu behar dituena , agian bere mugimenduak ezin dituena kontrolatu , agian gorra dena edo itsua dena , etab . , etab .
(src)="71.3"> Bat batean , gazte hori instrumentutik gertu eseritzen bada , eta marinba baten azpian etzaten bada ere , eta organoaren oso antzerako zerbait jotzen badiozu , -ez dut makil egokirik- baina honelako zerbait .
(src)="71.4"> Utz ezadazue aldatzen .
(src)="71.5"> Oso sinplea den zerbait ... baina berak nik sentituko ez nuen zerbait sentituko luke ni soinuaren gainean nagoelako .
(trg)="70.1"> Çünkü biliyorsunuz , bir müzisyen olarak yaşadığım o bazı sıradışı şeyler , söz gelimi 15 yaşında genç bir delikanlı en inanılmaz sorunlarla yüzleşmek zorunda olan belki de hareketlerini kontrol edemeyen belki sağır , belki kör , vesaire vesaire Aniden , o genç delikanlı bu enstrümana yakın otursa ve hatta marimbanın altına uzansa ve siz de neredeyse inanılmaz derecede orga benzer bir şeyler çalsanız -- Aslında doğru bagetlerim de yok , sanırım ama buna benzer bir şey .
(trg)="70.2"> İzninizle değiştireyim .
(trg)="70.3"> Böylesi inanılmayacak kadar basit bir şey -- ama o benim hissedemeyeceğim bir şeyi hissediyor olacaktı. çünkü ben sesin tam üstündeyim .

(src)="72"> Niri soinua alde honetatik ailegatzen zait .
(trg)="71"> Ses bana bu taraftan geliyor .

(src)="73"> Berari erresonatzaileen bitartez ailegatuko litzaioke .
(trg)="72"> Ona ise ses rezonatörler aracılığı ile geliyor olacak .

(src)="74.1"> Erresonatzailerik ez balego hemen hau izango genuke ... beraz hemen dagoen soinua , lehenengo iladetan zaudetenak ezin izango zenuten modu batera sentituko luke .
(src)="74.2"> Atzean zaudetenak ere ezingo zenuten sentitu .
(trg)="73"> Eğer üzerinde rezonatörler olmasaydı , biz -- yani o delikanlı , öndeki bir kaç sırada oturan sizlerin hissedemediği o ses bütünlüğünü hissederdi : arka bir kaç sırada oturan sizler de bunu hissedemezdiniz .

(src)="75"> Gutako bakoitzak , eserita dagoen lekuaren arabera , soinu hau era desberdinean sentitzen du .
(trg)="74"> Oturduğumuz yere göre her birimiz bu sesi çok , çok farklı şekillerde algılayacağız .

(src)="76.1"> Eta , noski , soinu honen parte hartzaile izanda , eta hau zein soinu mota egin nahi dudan jakinda abiatuta- adibidez , soinu hau .
(src)="76.2"> Zerbait entzun dezakezue ?
(trg)="75.1"> Ve tabii ki , sesi icra eden kişi olarak ve ne çeşit bir ses üretmek istediğim fikrinden yola çıkarak örneğin , bu ses .
(trg)="75.2"> Her hangi bir şey duyuyor musunuz ?

(src)="77"> Horixe da , ez nagoelako ukitzen ere .
(trg)="76.1"> Kesinlikle .
(trg)="76.2"> Çünkü dokunmuyorum bile .

(src)="78"> Baina , hala ere , zerbait gertatzen ari dela antzeman dezakegu .
(trg)="77"> Fakat yine de , bir şeylerin olduğu hissine kapılıyoruz .

(src)="79"> Zuhaitzak mugitzen ikusten ditudanean bezala eta imajinatzen dut zuhaitza soinu xuxurlaria egiten .
(trg)="78"> Tıpkı ağaçların hareket ettiğini gördüğümde , ağaçların hışırtı sesi çıkardığını hayal etmem gibi .

(src)="80"> Ikusten zer esan nahi dudan ?
(trg)="79"> Ne dediğimi anlayabiliyor musunuz ?

(src)="81"> Ikus dezakegun edozein gauzari lotuta beti dago soinu bat .
(trg)="80"> Göz herhangi bir şey gördüğünde , her zaman sesin oluştuğu izlenimi doğar .

(src)="82"> Beraz beti dago kaleidoskopio handi bat nondik gauzak atera ditzazkegun .
(trg)="81"> O yüzden , her zaman , her zaman o muazzam yani , esinlenebileceğiniz bir değişkenlik var .

(src)="83.1"> Honela nire ekitaldi guztiak nik sentitzen dudanean oinarrituta daude guztiz , eta ez musika zati bat ikastean bakarrik , edo beste edozeinen interptretazioa erreproduzitzean , edo musika zati hori azaltzen den CD guztaik analizatuz soinuen bila .
(src)="83.2"> Horrek ez zidalako emango hain oinarrizko materiala nik ibilbide guztia sentitu ahal izateko .
(trg)="82.1"> Bu yüzden , tüm performanslarım tamamıyla yaşadıklarıma dayanır , bir parça müziği öğrenmeye yada başka birinin yorumunu sahnelemeye değil , ya da belli bir parça müziğin olası bütün CD lerini almaya ve benzeri şeylere .
(trg)="82.2"> Çünkü tüm bunlar bana bu denli saf ve temel nitelikte ve yolculuğunu adamakıllı tecrübe edebileceğim şekilde bir malzeme vermiyor .

(src)="84"> Beraz , izan daiteke areto batzuetan dinamika hau erabili ahal daitekela .
(trg)="83"> Belki de belli müzik salonlarında olan da budur , bu dinamik pekala ise yarayabilir .

(src)="85.1"> Izan liteke beste aretotan ezinezkoa izatea hau sentitzea eta orduan nire leuntasun maila jotzerako orduan izan beharko luke ...
(src)="85.2"> Ikusten zer esan nahi dudan ?
(trg)="84"> Belki de başka salonlarda bunu hiçbir şekilde tecrübe edemeyecekler ve bu nedenle , benim yumuşak ve nazik çalışım şu şekilde olabilir -- ♪ ♫ Ne dediğimi anlıyor musunuz ?

(src)="86.1"> Beraz , soinuaren sarbide eztanda honetan , bereziki pertsona gorren artean , honek ez du musika instituzioak eta gorrentzako musika eskolak soinua tratatzeko duten era aldatu bakarrik .
(src)="86.2"> Eta ez bakarrik terapia bezala , baina noski , musika partaide bat izanez gero kasu berdina da .
(src)="86.3"> Akustika teknikariak muntatzen duten areto motetan pentsatu behar izatea ere eragin du .
(src)="86.4"> Esango nuke munduan oso areto gutxi daudela
(trg)="85.1"> Yani , sese erişim konusundaki bu patlama yüzünden özellikle de işitme engelliler camiasında bu sadece müzik kurumlarının ya da işitme engelliler okullarının sesi nasıl ele aldıkları ile ilgili değil .
(trg)="85.2"> Ve sadece bir terapi aracı olarak da değil -- ki tabii ki , sesin bir katılımcısı olarak , durum tam olarak da bu .
(trg)="85.3"> Ama anlatılmaya çalışılan , ses bilimcilerin bir araya getirdiği salonlar konusunda fazlasıyla düşünmüş olduklarıdır .

(src)="87"> benetan soinu ona dutenak .
(trg)="86"> İddia ediyorum ki , dünya üzerinde hakikaten çok iyi akustiğe sahip olan çok az salon var .

(src)="88"> Edozer gauza egin daitekeen aretotaz ari naiz .
(trg)="87"> Ama bununla aklınıza gelecek her türlü şeyi yapabileceğiniz bir yer kastediyorum .

(src)="89.1"> Soinu txiki , leun batetik hain zabala , hain handia , hain harrigarria den zerbaiteraino .
(src)="89.2"> Beti dago zerbait -
(trg)="88"> En ufak , en yumuşak , yumuşacık sesten , çok geniş kocaman ve muhteşem birşeye .

(src)="90.1"> ondo entzun daiteke hemen , txarragoa izan daiteke hor .
(src)="90.2"> Oso ona izan daiteke hemen , baina oso txarra han .
(src)="90.3"> Agian oso txara han , baina ez oso txarra hor , etab , etab .
(trg)="89.1"> Her zaman birşeyler vardır -- şu yukarıda kulağa hoş gelir , burada pek birşeye benzemez Belki orada harika ama şu yukarıda berbat .
(trg)="89.2"> Belki şurada rezalet ama , orada pek de fena değil , vesaire vesaire .

(src)="91"> Beraz areto bat aurkitzea ia ezinezkoa da , nun imaginatzen duzuna jo dezakezun , zehatz-mehatz , " estetikoki hobetua " izan gabe .
(trg)="90"> Yani gerçek bir müzik salonu bulmak inanılmaz özellikle ne hayal ettiyseniz aynen çalabileceğiniz bir salonu güzel görünsün diye üzerinde oynanmamış bir salonu bulmak .

(src)="92"> Beraz , akustika teknikariak entzumen arazoak dituzten pertsonekin eta soinuaren partaideak direnekin eztabaidan daude .
(trg)="91"> Ve bu nedenle , ses bilimciler aslında işitme engelli kimselerle ve sesin katılımcısı olan bireylerle sürekli iletişim halindedirler .

(src)="93"> Eta hori oso interesgarria da .
(trg)="92"> Ve bu oldukça ilginç bir durum .

(src)="94.1"> Ezin dizuet zehazpenik eman areto hauekin gertatzen ari denaz , baina pertsona talde horri kontsultan ari dira , hainbeste urtetan haietaz honelako gauzak esan eta gero : " Beno , nola sentitu dezakete musika ?
(src)="94.2"> Gorrak dira . "
(trg)="93.1"> Yani hakikaten size bu salonlar ile ilgili tam olarak ne olduğu konusunda çok detay veremiyorum ama , gidip de bunca yıl hakkında şu sözlerin sarf edildiği bir grup insana " Yani , nasıl olur da onlar sesi duyabilirler ?
(trg)="93.2"> Biliyorsunuz , onlar sağır . "

(src)="95"> Guk hau bakarrik egiten dugu eta imajinatzen dugu gorra izatea hau dela .
(trg)="94"> Biz sadece --- böyle davranarak , sağır olmanın böyle bir şey olduğunu hayal ederiz .

(src)="96"> Edo honela egiten dugu eta imajinatzen dugu itsua izatea hau dela .
(trg)="95"> Ya da başka türlü yapar , kör olmanın da böyle bir şey olduğunu hayal ederiz .

(src)="97"> Norbait gurpil aulki batean ikusten badugu , suposatzen dugu ezin duela oinez egin .
(trg)="96"> Tekerlekli sandalyede oturan birini gördüğümüzde , yürüyemediklerini varsayarız .

(src)="98"> Izan liteke hiru , lau edo bost pausu eman ditzakeela .
(trg)="97"> Belkide üç , dört , beş adım yürüyebilirler .

(src)="99"> Hau , haientzat , ibiltzea izan arren .
(trg)="98"> Bu , onlar için yürüyebildikleri anlamına gelir .

(src)="100"> Urte bateko epean , bi pausu gehiago izan daitezke .
(trg)="99"> Bir yıl içerisinde , bu fazladan iki adım olabilir .

(src)="101"> Beste urte batean , hiru gehiago .
(trg)="100"> Bir başka yılın sonunda , üç adım daha .