# ja/01fktUkl0vx8.xml.gz
# tr/01fktUkl0vx8.xml.gz


(src)="1"> 65 x 1 の乗算をするように求めています。
(src)="2"> 文字通り、 65 を乗算する必要があります。
(trg)="1"> . 65´i 1 ile çarpmamız isteniyor .

(src)="3"> 掛け算をドットの点として書くことができます。
(src)="4"> これは、65 掛ける 1です。
(trg)="2"> Bu şekilde çarpı işaretiyle de yazabiliriz , bu şekilde nokta ile de . .

(src)="5"> 2 つの方法があります。
(trg)="3"> İkisi de 65x1 anlamına geliyor .

(src)="6"> 65 掛ける1と考えるか
(trg)="4"> Buna iki şekilde bakabiliriz .

(src)="7"> または、1掛ける65 です。
(src)="8"> しかし、いずれかの方法 でも、1 つの 65 があるか、65の1があるかです。
(trg)="5"> 65x1 ya da 1x65 . .

(src)="9"> 何かを 1 倍すると
(trg)="6"> Ama iki şekilde de 65 varsa sonuç yine 65 olacaktır . .

(src)="10"> もとの何かです。
(src)="11"> どのようなものでも、1 倍は元と同じです。
(trg)="7"> Herhangi bir sayı 1 ile çarpıldığında yine kendisi olacaktır . .

(src)="12"> 何かに1を掛けると
(trg)="8"> Sayı x 1=Sayı olacaktır . .

(src)="13"> この何かと同じです。
(src)="14"> 3 掛ける 1は3です。
(trg)="9"> Herhangi bir sayıyı 1 ile çarparsam yine o sayıyı elde ederim . . . .

(src)="15"> 5 掛ける1は、5 です。
(trg)="10"> Yani 3x1 sersem sonuç 3 olur .

(src)="16"> 文字通り、これは 5 が1つという意味です。
(trg)="11"> 5x1 dersem 5 olur .

(src)="17"> 同様に、 157 掛ける 1 は157 です。
(trg)="12"> Çünkü bu 1 tane 5 demektir .

(src)="18"> わかりましたか?
(trg)="13"> Eğer 157x1 yazarsam sonuç 157 olur .

# ja/03x3cvKrWYPc.xml.gz
# tr/03x3cvKrWYPc.xml.gz


(src)="2"> ウォールストリートで起きたことは
(trg)="1"> Şirketler denetimlerini kaybediyorlar .

(src)="3"> ウォールストリートに留まりません
(src)="4"> ラスベガスで起きたことは YouTubeに アップされることになります (笑)
(trg)="2"> Wall Street 'te yaşananlar artık Wall Street 'te kalmıyor .

(src)="5"> 評判は移ろいやすく 忠誠心は移り気です
(trg)="3"> Vegas 'ta yaşananlarınsa sonu YouTube 'da bitiyor .
(trg)="4"> ( Gülüşmeler )

(src)="6"> 経営側と社員は ますます
(trg)="5"> Şöhret uçucu .
(trg)="6"> Vefa geçici .

(src)="7"> 乖離しているように見えます
(src)="8"> 最近の調査で 会社が 社員のやる気を
(trg)="7"> Yönetim tayfası çalışandan gitgide kopuyor .

(src)="9"> 引き出していると思っている 管理職は27%ですが
(src)="10"> 同じ調査で そう 思っている社員は
(trg)="9"> Yakın tarihli bir araştırmaya göre patronların % 27´si çalışanlarının firmalarından ilham aldıkları görüşünde .

(src)="11"> 4%しかいませんでした
(src)="12"> 企業は顧客や社員に対する
(trg)="10"> Halbuki aynı araştırmada , çalışanların yalnız yüzde dördü bu fikre katılıyor .

(src)="13"> 制御を失いつつあります
(src)="14"> でも 本当にそうなのでしょうか?
(trg)="11"> Şirketler denetimlerini kaybediyorlar ; hem müşteriler hem de çalışanlar üzerindeki .

(src)="15"> 私はマーケターとして
(trg)="12"> Peki , gerçekten öyle mi ?

(src)="16"> それが決して制御できるもの ではないと知っています
(src)="17"> 「ブランドとは自分が 部屋にいないとき
(trg)="13"> Ben pazarlamacıyım ve bir pazarlamacı olarak hiçbir zaman denetim altında olduğumu düşünmedim .

(src)="18"> 他の人たちが自分のことを どう言うかだ」と良く言いますが
(src)="19"> 現在における超接続性と 透明性のおかげで
(trg)="14"> Markanızı , başkalarının siz orada değilken hakkınızda konuştukları belirler , diye bir söz vardır .

(src)="20"> 企業はその部屋に 週7日24時間 いられるようになりました
(src)="21"> みんなの会話に耳を傾け 参加できるのです
(trg)="15"> Yüksek- erişim ve şeffaflık , şirketlere 7/ 24 odamızda olabilmeyi sağlıyor .

(src)="22"> 実際この制御の喪失状況を
(trg)="16"> Konuşmanızı dinleyip , buna iştirak edebiliyorlar .

(src)="23"> かつてなく制御できる ようになっています
(src)="24"> それに合わせてデザインできるのです どのようにしてか?
(trg)="17"> Aslında , denetim boşluğu üzerinden daha fazla bir denetim söz konusu , şu ana dek hiç olmayan düzeyde .

(src)="25"> 1つは 社員や顧客に もっと力を 与えてしまうことによってです
(trg)="18"> Bunu tasarlamaları da mümkün ; ama , nasıl ?

(src)="26"> アイデアや 知識や コンテンツや デザインや 製品を生み出す際に
(trg)="19"> Öncelikle , çalışanlara ve müşterilere daha çok denetim sağlayabilirler .

(src)="27"> 彼らに協力してもらう ことができます
(src)="28"> 例えば値段について もっと 力を与えることもでき
(trg)="20"> Çeşitli konularda işbirliğine girebilirler ; fikir , bilgi , içerik , tasarım ve ürün yaratımı gibi .

(src)="29"> それはバンドの レディオヘッドが
(trg)="21"> Fiyatlamada daha çok denetim sağlayabilirler .

(src)="30"> アルバム「イン・レインボウズ」で やったことです
(trg)="22"> Radiohead markası böyle yapmıştı .

(src)="31"> 買い手が好きに 値段を 決められました
(trg)="23"> " In Rainbows " albümünün dilediğince- öde

(src)="32"> ただしサイト限定で 一定の期間だけです
(src)="33"> このアルバムは 彼らの他の どのアルバムよりも よく売れました
(trg)="24"> İnternet çıkışının fiyatını alıcılar belirleyebiliyordu , ama bu teklif özel bir teklifti ve belirli bir süre zarfıyla sınırlıydı .

(src)="34"> デンマークのチョコレート会社 アンソンバーグは
(trg)="25"> Albüm , grubun önceki albümlerinden daha çok satış yaptı .

(src)="35"> コペンハーゲンに「思いやりストア」 というのをオープンしました
(trg)="26"> Danimarkalı çikolata şirketi Anthon Berg

(src)="36"> チョコレートを買うとき お金を払う代わりに
(trg)="27"> Kopenhag 'da " cömert mağaza " denilen bir mağaza açtı .

(src)="37"> 好きな人のために何か良いことをする 約束をしてもらうのです
(src)="38"> これは取引を交流に
(trg)="28"> Müşterilerden çikolatayı , sevdiklerine yapacakları iyilikler karşılığında satın almalarını istedi .

(src)="39"> 思いやりを貨幣に変えました
(src)="40"> ハッカーに力を与える ことだってできます
(trg)="29"> Alışveriş karşılıklı etkileşime , cömertlik ise nakde dönüştü .

(src)="41"> マイクロソフトがXbox用の
(trg)="30"> Şirketler , İnternet korsanlarına da denetim sağlayabiliyor .

(src)="42"> モーションコントロール装置 Kinectを売り出したとき
(src)="43"> それはすぐにハッカーたちの 興味を引くことになりました
(trg)="31"> Microsoft Kinect , Xbox oyun konsoluna hareket- kontrollü bir eklenti olarak piyasaya çıktığında ,

(src)="44"> 最初マイクロソフトは ハックを 防ごうとしていましたが
(trg)="32"> İnternet korsanlarının dikkatini hemen çekmişti .

(src)="45"> コミュニティを積極的にサポート する方が得策だと気付いて
(src)="46"> 方針を変えました
(src)="47"> コミュニティが生み出す 共同所有感 無料の宣伝 付加価値によって
(trg)="33"> Microsoft önceleri karşı dursa da , topluluğu etkin şekilde desteklemenin yararlarına dokunacaklarını gördüklerinde durum değişmiştir .

(src)="48"> 売上が大きく押し上げられる ことになりました
(src)="49"> 顧客に対する究極の 権限移譲は
(trg)="34"> Ortak mülkiyet , serbest tanıtım , katma değer gibi bütün bu anlayışlar satışları etkilemiştir .

(src)="50"> 「買うな」と言うことでしょう
(src)="51"> アウトドア・ウェアの パタゴニアは
(trg)="35"> Müşterilere denetim vermenin nihai yöntemiyse , satın almamalarını istemekten geçiyor .

(src)="52"> 新品を買う前に eBayでの中古品の物色や
(src)="53"> 靴底の張り替えをするように 客に勧めています
(src)="54"> 大量消費に反対する さらに 過激な行動として
(trg)="36"> Elbise şirketi Patagonia , gelecekteki müşterilerini eBay sitesinden , kullanılmış ürünlerine bakmaya ve yenilerini almadan önce ayakkabılarını tamir ettirmeye teşvik etti .

(src)="55"> クリスマスシーズンに
(src)="56"> 「このジャケットを買わないで」 という広告を打ちました
(trg)="37"> Tüketiciliğe karşı çok daha kökten bir duruş sergileyen şirket , alışveriş sezonunun doruk noktasında ,

(src)="57"> 短期的な売上を犠牲にしても
(trg)="38"> " Bu Ceketi Alma " isimli bir reklam yayınladı .

(src)="58"> 価値観を共有し長く持続する 忠実な顧客との関係を
(src)="59"> 築こうとしているのです
(src)="60"> 仕事に対する権限を 与えられることによって
(trg)="39"> Bu durum kısa vadeli satışları tehlikeye atmış olabilir ; ama , paylaşılan değerlere dayalı , devamlı ve uzun vadeli bir bağlılık da oluşturmuştur .

(src)="61"> 社員はより楽しく 生産的になることが 調査結果で示されています
(src)="62"> ブラジルのセムコグループは
(trg)="40"> Araştırma , çalışanlara işlerinde daha fazla denetimin verilmesinin onları daha mutlu ve daha üretken hale getirdiğini gösteriyor .

(src)="63"> 社員に仕事のスケジュールや 給料まで
(src)="64"> 決めさせることで 知られています
(src)="65"> Huluや Netflixの オープン休暇制度では
(trg)="41"> Brezilyalı şirket Semco Group , kendi iş saatlerini ve hatta ücretlerini belirlemeyi çalışanlarına bırakıyor .

(src)="66"> 自分で好きなだけ 休暇を設定できます
(src)="67"> 社員や顧客に もっと権限を 与えることもできれば
(trg)="42"> Diğer şirketler arasında , sadece Hulu 'nun ve Netflix 'in açık tatil politikaları var .

(src)="68"> 権限を減らしてしまうこともできます
(src)="69"> 古くからあるビジネスの知恵は
(trg)="43"> Şirketler insanlara daha fazla denetim verebilirler ; ama , daha az denetim vermeleri de mümkün .

(src)="70"> 「予期できる振る舞いによって 信頼は築かれる」
(src)="71"> と教えていますが すべてが一定で 標準化されているとしたら
(src)="72"> どうやって意味深い体験を 作り出せるのでしょう?
(trg)="44"> Geleneksel iş zekası , güvenin , öngörülebilir davranışla kazanılacağına inanır ; ama , her şeyin tutarlı ve tek tip olduğu durumlarda , tecrübelerimizi nasıl anlamlı kılabiliriz ?

(src)="74"> 多すぎる選択肢の問題への 処方箋として
(trg)="45"> İnsanlara daha az denetim vermek harika bir çözüm olabilir .

(src)="75"> 人々にもっと満足を 与えられるかもしれません
(src)="76"> 旅行サービスのNextpeditionは
(trg)="46"> Böylece , tercih bolluğunu önler ve onları daha mutlu kılarız .

(src)="77"> 旅行をゲームに変え
(trg)="47"> Seyahat şirketi Nextpedition 'ı buna örnek gösterebiliriz .

(src)="78"> 驚くような紆余曲折を 体験させてくれます
(src)="79"> 旅行者は 直前まで 行き先を知らされません
(trg)="48"> Nextpedition , yol boyunca şaşırtıcı ayrıntılarıyla yolculuğu bir oyuna dönüştürüyor .

(src)="80"> 情報は その場になって 提供されます
(trg)="49"> Yolculara son dakikaya kadar nereye gidileceği söylenmiyor .

(src)="81"> 同様に オランダの航空会社KLMは
(trg)="50"> Bu bilgi gideceği yere vardığı an bildiriliyor .

(src)="82"> びっくりギフトキャンペーンを 始めました
(trg)="51"> Hollanda havayolu KLM de , benzer şekilde , şaşırtıcı bir kampanya başlattı .

(src)="83"> 旅行中に一見ランダムな
(src)="84"> 小さな贈り物が 旅行者に 手渡されます
(src)="85"> イギリスを本拠とする インターフローラは
(trg)="52"> Bu kampanyada yolculara yolculukları sırasında , rasgele verilmiş gibi gözüken hediyeler veriliyor .

(src)="86"> 顧客のツイートを見ていて
(trg)="53"> İngiltere merkezli Interflora şirketi de

(src)="87"> 運の悪かった日にブーケを プレゼントしています
(src)="88"> 時間に追われていると
(trg)="54"> Twitter kullanıcılarından günleri kötü geçenleri tespit edip , bir demet çiçek hediye ediyor .

(src)="89"> 社員に感じさせないようにできる 方法はあるでしょうか?
(src)="90"> あります 他の人を 助けさせることです
(trg)="55"> Şirketler , çalışanlarının zaman içinde daha az baskı altında hissetmelerini sağlayabilir mi ?

(src)="91"> 最近の研究によると 1日のうちで時々
(trg)="57"> Başkalarına yardım etmek durumunda kalabilirler .

(src)="92"> 人助けの仕事をやり遂げると
(src)="93"> 総体として より生産的な感覚が 得られることが分かりました
(src)="94"> 私が働いている フロッグ・デザインでは
(trg)="58"> Yapılan son bir araştırma , çalışanların gün boyu fedakarlık gerektiren görevlerde bulunmasının genel üretim anlayışını arttırdığını gösterdi .

(src)="95"> 社内で出会いセッションをして 古顔と新顔を引き合わせ
(src)="96"> 素早く知り合えるようにしています
(src)="97"> 決まった手順を設けることで 彼らの力や選択肢は減りますが
(trg)="59"> Benim de bünyesinde çalıştığım Frog 'da , düzenlediğimiz şirket içi tanışma toplantıları , eski ve yeni çalışanları biraraya getirip , birbirimizi bir an önce tanımamızı sağlıyor .

(src)="98"> より豊かな社会的インタラクションが 可能になるのです
(src)="99"> 会社というのは 自らの 運命の作り手であり
(trg)="60"> Uygulanan katı süreçte , onlara daha az denetim ve tercih sunuyor ; ama , daha fazla ve zengin sosyal etkileşimler sağlıyoruz .

(src)="100"> 私たち同様 予期せぬものに 晒されています
(trg)="61"> Şirketler , kaderlerini kendileri çiziyor .

(src)="101"> それによってより 謙虚で 無防備で
(trg)="62"> Bizler gibi onlarında başına mutlu tesadüfler geliyor .

(src)="102"> 人間的になるのです
(src)="103"> 結局のところ 超接続性と 透明性によって
(trg)="63"> Bu ise onları daha alçakgönüllü , daha savunmasız ve insana daha yakın kılıyor .

(src)="104"> 会社のしていることは 白日の下に晒されるので
(src)="105"> 本当の自分に忠実であるというのが
(src)="106"> 持続しうる唯一の提供価値です
(trg)="64"> Günün sonunda , bir şirketin , gerçek benliğine sadık kalmasının , tek sürdürülebilir değer yargısı olduğunu anlıyoruz ; zira , yüksek- erişim ve şeffaflık , şirketlerin davranışlarını gün ışığına çıkarıyor .

(src)="108"> 「自分の興味深い点が何かというと それは自分だということ」なのです
(trg)="65"> Bale sanatçısı Alonzo King 'in dediği gibi :

(src)="109"> 会社にとっての 本当の 自分が現れ出るためには
(trg)="66"> " Hakkımızda ilginç olan bir şey varsa , o da kendimiziz . "

(src)="110"> オープンであることが 何より重要ですが
(src)="111"> 極度のオープンさが 答えというわけではありません
(trg)="67"> Şirketlerin kendi benliklerinin ortaya çıkmasında , açıklık yüce bir rol oynar .

(src)="112"> すべてがオープンというのは 何もオープンでないのと同じです
(trg)="68"> Ne var ki , radikal bir açıklık çözüm değildir .

(src)="113"> 「微笑みというのは 半分開き 半分閉じた扉である」と
(trg)="69"> Çünkü , her şeyin açık olduğu bir durumda hiçbir şey açık değildir .

(src)="114"> 作家のジェニファー・イーガンは 書いています
(src)="115"> 会社は 社員や顧客に 与える力を増減でき
(trg)="70"> " Gülümseme yarı açık , yarı kapalı bir kapıdır " , diye yazmış Jennifer Egan .

(src)="116"> どれほどのオープンさが その人にとって良く
(trg)="71"> Şirketler , çalışanlarına ve müşterilerine daha çok ya da daha az denetim verebilir .

(src)="117"> 何をしまっておく必要があるか 考えることもできますが
(src)="118"> 単に微笑んで あらゆる可能性に
(trg)="72"> Ne ölçüde bir açıklığın iyi olduğu ve hangi ihtiyaçlara yakın durulması gerektiği , kafalarını kurcalayabilir .

(src)="119"> オープンでいることもできます
(src)="120"> ありがとうございました
(trg)="73"> Bir başka seçenek de sadece gülümsemek ve başka ihtimallere açık olabilmektir .

(src)="121"> (拍手)
(trg)="74"> Teşekkürler .
(trg)="75"> ( Alkışlar ) ( Alkışlar )

# ja/06FAU8bBX2ws.xml.gz
# tr/06FAU8bBX2ws.xml.gz


(src)="2"> 正確には車輪のついた飛行機が
(src)="3"> 実現可能かお知りになりたいでしょう?
(src)="4"> 過去に
(trg)="1"> Çoğunuz şu soruyu sorabilir , ... ... neden uçan bir arabanın , veya daha doğrusu ... ... kontrol edilebilir bir hava aracının , yapımı günümüzde mümkün olsun ?

(src)="5"> フォード氏は将来何らかの形で
(src)="6"> 空飛ぶ車が実現すると予言しました。
(src)="7"> 60年後の今、
(trg)="2"> Yıllar önce , ... ... Bay Ford uçan arabaların ... ... mümkün olabileceğini tahmin etmişti .

(src)="8"> それが可能であることを宣言します。
(src)="9"> 私が5歳くらいだった頃
(trg)="3"> Şimdi , yani 60 yıl sonra , ... ... size bunun nasıl mümkün olduğunu söylemek için buradayım .

(src)="10"> フォード氏がそんな予言をした
(src)="11"> 1年後くらいでしょうか、
(src)="12"> 私は人里離れた
(trg)="4"> Ben 5 yaşlarındayken , ... ... çok fazla değil , Bay Ford 'un ... ... bu tahmini yapmasından bir yıl kadar sonra ... ... Kanada 'nın kırsal bir kesiminde yaşıyordum , ... ... bir dağın eteğindeki , fazla izole bir bölgeydi .

(src)="15"> 学校に行くのは楽しいものではありませんでした。
(src)="16"> 小さな子供にとってとても
(trg)="5"> Okula başladığım dönemde , Kanada 'nın kışları ... ... yaşına göre biraz kısa bir çocuk için fazla hoş bir deneyim değildi .

(src)="17"> 骨が折れて恐ろしいものでした。
(src)="18"> 一年生の最後の夏休み
(trg)="6"> Bu deneyim küçük bir çocuk için ... ... oldukça korkunç ve yorucuydu .

(src)="19"> 家の近くの納屋で
(src)="20"> ハチドリを見つけたんです。
(trg)="7"> Okuldaki ilk senemin sonunda , o yılın yazında , ... .... birkaç sinekkuşu buldum .

(src)="21"> ガラス窓に何度もあたって
(trg)="8"> Evimin yakınlarındaki bir barakada sıkışmışlardı .