# he/03x3cvKrWYPc.xml.gz
# tr/03x3cvKrWYPc.xml.gz


(src)="1"> חברות מאבדות שליטה .
(trg)="1"> Şirketler denetimlerini kaybediyorlar .

(src)="2"> מה שקורה בוול סטריט
(src)="3"> כבר לא נשאר בוול סטריט .
(trg)="2"> Wall Street 'te yaşananlar artık Wall Street 'te kalmıyor .

(src)="4"> מה שקורה בווגאס מוצא את דרכו ליו- טיוב .
(trg)="3"> Vegas 'ta yaşananlarınsa sonu YouTube 'da bitiyor .

(src)="5"> ( צחוק )
(trg)="4"> ( Gülüşmeler )

(src)="6"> מוניטין הוא דבר הפכפך . נאמנויות הן דבר בלתי יציב .
(trg)="5"> Şöhret uçucu .
(trg)="6"> Vefa geçici .

(src)="7"> נראה שקבוצות ניהול הופכות יותר ויותר
(src)="8"> מנותקות מצוות העובדים שלהן .
(trg)="7"> Yönetim tayfası çalışandan gitgide kopuyor .

(src)="9"> ( צחוק )
(trg)="8"> ( Gülüşmeler )

(src)="10"> סקר שנערך לאחרונה הראה ש 27 % מהמנהלים מאמינים
(src)="11"> שהעובדים שלהם מקבלים השראה מהחברה בה הם עובדים .
(trg)="9"> Yakın tarihli bir araştırmaya göre patronların % 27´si çalışanlarının firmalarından ilham aldıkları görüşünde .

(src)="12"> לעומת זאת , באותו סקר , רק 4 % מהעובדים
(src)="13"> הסכימו עם טענה זו .
(trg)="10"> Halbuki aynı araştırmada , çalışanların yalnız yüzde dördü bu fikre katılıyor .

(src)="14"> חברות מאבדות שליטה
(src)="15"> על הלקוחות ועל העובדים שלהן .
(trg)="11"> Şirketler denetimlerini kaybediyorlar ; hem müşteriler hem de çalışanlar üzerindeki .

(src)="16"> אבל האם זה באמת כך ?
(trg)="12"> Peki , gerçekten öyle mi ?

(src)="17"> אני איש שיווק , וכאחד כזה , אני יודע
(src)="18"> שמעולם לא באמת הייתי בשליטה .
(trg)="13"> Ben pazarlamacıyım ve bir pazarlamacı olarak hiçbir zaman denetim altında olduğumu düşünmedim .

(src)="19"> המותג שלך הוא מה שאנשים אחרים אומרים עליך
(src)="20"> כאשר אתה אינך בחדר , כך אומר הפתגם .
(trg)="14"> Markanızı , başkalarının siz orada değilken hakkınızda konuştukları belirler , diye bir söz vardır .

(src)="21"> יתר קישוריות ושקיפות מאפשרות לחברות
(src)="22"> להיות ב" חדר " עשרים וארבע שעות , שבעה ימים בשבוע .
(trg)="15"> Yüksek- erişim ve şeffaflık , şirketlere 7/ 24 odamızda olabilmeyi sağlıyor .

(src)="23"> הן יכולות להקשיב ולהצטרף לשיחה .
(trg)="16"> Konuşmanızı dinleyip , buna iştirak edebiliyorlar .

(src)="24"> למעשה , יש להן יותר שליטה על חוסר השליטה
(src)="25"> מאי פעם .
(trg)="17"> Aslında , denetim boşluğu üzerinden daha fazla bir denetim söz konusu , şu ana dek hiç olmayan düzeyde .

(src)="26"> הן יכולות לתכנן את זה . אבל כיצד ?
(trg)="18"> Bunu tasarlamaları da mümkün ; ama , nasıl ?

(src)="27"> קודם כל , הן יכולות לתת לעובדים וללקוחות יותר שליטה .
(trg)="19"> Öncelikle , çalışanlara ve müşterilere daha çok denetim sağlayabilirler .

(src)="28"> הן יכולות לשתף איתם פעולה ביצירת רעיונות ,
(src)="29"> ידע , תוכן , עיצוב ומוצר .
(trg)="20"> Çeşitli konularda işbirliğine girebilirler ; fikir , bilgi , içerik , tasarım ve ürün yaratımı gibi .

(src)="30"> הן יכולות לתת להם יותר שליטה על תמחור ,
(trg)="21"> Fiyatlamada daha çok denetim sağlayabilirler .

(src)="31"> שזה מה שהלהקה " רדיוהד " עשתה
(trg)="22"> Radiohead markası böyle yapmıştı .

(src)="32"> עם מיזם ה" שלם לפי ראות עיניך " שהיא עשתה בהפצה המקוונת של האלבום שלה
(trg)="23"> " In Rainbows " albümünün dilediğince- öde

(src)="33"> " בתוך קשתות בענן " . הקונים יכלו להחליט על המחיר ,
(src)="34"> אבל ההצעה היתה אקסקלוסיבית ומוגבלת בזמן .
(trg)="24"> İnternet çıkışının fiyatını alıcılar belirleyebiliyordu , ama bu teklif özel bir teklifti ve belirli bir süre zarfıyla sınırlıydı .

(src)="35"> האלבום מכר יותר עותקים מאלבומים קודמים של הלהקה .
(trg)="25"> Albüm , grubun önceki albümlerinden daha çok satış yaptı .

(src)="36"> חברת השוקולדים הדנית " אנטון ברג "
(trg)="26"> Danimarkalı çikolata şirketi Anthon Berg

(src)="37"> פתחה את מה שנקרא " חנות נדיבה " בקופנהאגן .
(trg)="27"> Kopenhag 'da " cömert mağaza " denilen bir mağaza açtı .

(src)="38"> היא הציעה לקונים לרכוש שוקולד
(src)="39"> תוך הבטחה לבצע מעשים טובים לאנשים הקרובים אליך .
(trg)="28"> Müşterilerden çikolatayı , sevdiklerine yapacakları iyilikler karşılığında satın almalarını istedi .

(src)="40"> זה הפך העברות כספיות לאינטראקציות בין אנשים ,
(src)="41"> ונדיבות למטבע .
(trg)="29"> Alışveriş karşılıklı etkileşime , cömertlik ise nakde dönüştü .

(src)="42"> חברות יכולות אפילו לתת שליטה להאקרים .
(trg)="30"> Şirketler , İnternet korsanlarına da denetim sağlayabiliyor .

(src)="43"> כאשר מערכת הקינקט של מייקרוסופט יצאה לשוק ,
(src)="44"> התוסף הנשלט על ידי תנועה של קונסולת המשחקים Xbox ,
(trg)="31"> Microsoft Kinect , Xbox oyun konsoluna hareket- kontrollü bir eklenti olarak piyasaya çıktığında ,

(src)="45"> מייד משך את תשומת ליבם של האקרים .
(trg)="32"> İnternet korsanlarının dikkatini hemen çekmişti .

(src)="46"> בתחילה מייקרוסופט נלחמה בהאקרים , אבל לאחר מכן שינתה גישה
(src)="47"> כיוון שהבינה שתמיכה בקהילה טומנת בחובה
(src)="48"> יתרונות משלה .
(trg)="33"> Microsoft önceleri karşı dursa da , topluluğu etkin şekilde desteklemenin yararlarına dokunacaklarını gördüklerinde durum değişmiştir .

(src)="49"> המושג של בעלות משותפת , הפרסום החינמי ,
(src)="50"> הערך המוסף , הכל גרם לעלייה במכירות .
(trg)="34"> Ortak mülkiyet , serbest tanıtım , katma değer gibi bütün bu anlayışlar satışları etkilemiştir .

(src)="51"> האצלת הכח האולטימטיבית של הצרכנים
(src)="52"> היא הבקשה מהם שלא לקנות .
(trg)="35"> Müşterilere denetim vermenin nihai yöntemiyse , satın almamalarını istemekten geçiyor .

(src)="53"> חברת הבגדים " פטגוניה " עודדה צרכנים פוטנציאלים
(src)="54"> לבדוק אפשרות לקנות בגדים משומשים דרך אי- ביי
(src)="55"> או להחליף מדרסים בנעליים לפני שניגשים לקנות נעליים חדשות .
(trg)="36"> Elbise şirketi Patagonia , gelecekteki müşterilerini eBay sitesinden , kullanılmış ürünlerine bakmaya ve yenilerini almadan önce ayakkabılarını tamir ettirmeye teşvik etti .

(src)="56"> בצעד קיצוני אפילו יותר נגד התרבות הצרכנית ,
(src)="57"> החברה הוסיפה פרסומת " אל תקנה את המעיל הזה "
(trg)="37"> Tüketiciliğe karşı çok daha kökten bir duruş sergileyen şirket , alışveriş sezonunun doruk noktasında ,

(src)="58"> בתקופת השיא של עונת הקניות .
(trg)="38"> " Bu Ceketi Alma " isimli bir reklam yayınladı .

(src)="59"> זה היה עלול לסכן את המכירות בטווח הקצר ,
(src)="60"> אבל זה בונה בטווח הארוך אמינות
(src)="61"> שמבוססת על ערכים משותפים .
(trg)="39"> Bu durum kısa vadeli satışları tehlikeye atmış olabilir ; ama , paylaşılan değerlere dayalı , devamlı ve uzun vadeli bir bağlılık da oluşturmuştur .

(src)="62"> מחקרים הראו שנתינת יותר שליטה לעובדים
(src)="63"> גורמת להם להיות שמחים ויצרניים יותר .
(trg)="40"> Araştırma , çalışanlara işlerinde daha fazla denetimin verilmesinin onları daha mutlu ve daha üretken hale getirdiğini gösteriyor .

(src)="64"> החברה הברזילאית " Semco group " מפורסמת בכך
(src)="65"> שהיא נותנת לעובדים לקבוע את זמני המשמרות שלהם
(src)="66"> ואפילו את משכורתם .
(trg)="41"> Brezilyalı şirket Semco Group , kendi iş saatlerini ve hatta ücretlerini belirlemeyi çalışanlarına bırakıyor .

(src)="67"> HULU , Netflix וחברות נוספות ,
(src)="68"> מחזיקות במדיניות פתוחה לגבי חופשות .
(trg)="42"> Diğer şirketler arasında , sadece Hulu 'nun ve Netflix 'in açık tatil politikaları var .

(src)="69"> חברות יכולות לתת לאנשים יותר שליטה ,
(src)="70"> או לחילופין לקחת מהם את השליטה .
(trg)="43"> Şirketler insanlara daha fazla denetim verebilirler ; ama , daha az denetim vermeleri de mümkün .

(src)="71"> הבינה העסקית המסורתית גורסת שאמון
(src)="72"> נרכש על ידי התנהגות צפויה ,
(src)="73"> אבל כאשר הכל קבוע ומלא נהלים ,
(trg)="44"> Geleneksel iş zekası , güvenin , öngörülebilir davranışla kazanılacağına inanır ; ama , her şeyin tutarlı ve tek tip olduğu durumlarda , tecrübelerimizi nasıl anlamlı kılabiliriz ?

(src)="75"> הפחתת השליטה הניתנת לאנשים יכולה להיות דרך מצויינת
(trg)="45"> İnsanlara daha az denetim vermek harika bir çözüm olabilir .

(src)="76"> להילחם בשכיחות של האפשרויות העומדות לפניהם
(src)="77"> ולהפוך אותם לשמחים יותר .
(trg)="46"> Böylece , tercih bolluğunu önler ve onları daha mutlu kılarız .

(src)="78"> קחו למשל את שירות הנסיעות Nextpedition .
(trg)="47"> Seyahat şirketi Nextpedition 'ı buna örnek gösterebiliriz .

(src)="79"> Nextpedition הופכת את הטיול למשחק ,
(src)="80"> עם טוויסטים מפתיעים במהלך הדרך .
(trg)="48"> Nextpedition , yol boyunca şaşırtıcı ayrıntılarıyla yolculuğu bir oyuna dönüştürüyor .

(src)="81"> היא לא מספרת לאן התייר הולך לנסוע
(trg)="49"> Yolculara son dakikaya kadar nereye gidileceği söylenmiyor .

(src)="82"> עד הדקה האחרונה , ומידע מסופק
(trg)="50"> Bu bilgi gideceği yere vardığı an bildiriliyor .

(src)="83"> רק ברגע שבו הוא נחוץ . בדומה לכך , חברת התעופה ההולנדית KLM
(trg)="51"> Hollanda havayolu KLM de , benzer şekilde , şaşırtıcı bir kampanya başlattı .

(src)="84"> החלה בקמפיין מפתיע , שנראה שבאופן רנדומלי
(src)="85"> מחלקת מתנות קטנות לנוסעים
(src)="86"> בדרך ליעדם .
(trg)="52"> Bu kampanyada yolculara yolculukları sırasında , rasgele verilmiş gibi gözüken hediyeler veriliyor .

(src)="87"> חברת Interflora שבסיסה בבריטניה מחפשת בטוויטר
(trg)="53"> İngiltere merkezli Interflora şirketi de

(src)="88"> אחר משתמשים שהיה להם יום רע ,
(src)="89"> ואז שולחת להם בחינם זר פרחים .
(trg)="54"> Twitter kullanıcılarından günleri kötü geçenleri tespit edip , bir demet çiçek hediye ediyor .

(src)="90"> האם יש משהו שחברות יכולות לעשות על מנת
(src)="91"> להפוך את העובדים לפחות לחוצים לזמן מה ? כן .
(trg)="55"> Şirketler , çalışanlarının zaman içinde daha az baskı altında hissetmelerini sağlayabilir mi ?

(src)="92"> להכריח אותם לעזור לאחרים .
(trg)="57"> Başkalarına yardım etmek durumunda kalabilirler .

(src)="93"> מחקר מהזמן האחרון מצביע על כך שלגרום לעובדים להשלים
(src)="94"> מטלות אלטרואיסטיות מפעם לפעם במהלך היום
(src)="95"> מגבירה את יצר הפרודקטיביות הכללית שלהם .
(trg)="58"> Yapılan son bir araştırma , çalışanların gün boyu fedakarlık gerektiren görevlerde bulunmasının genel üretim anlayışını arttırdığını gösterdi .

(src)="96"> ב Frog , החברה בה אני עובד , אנו מקיימים
(src)="97"> פגישות פנימיות מהירות שמפגישות בין עובדים חדשים לוותיקים ,
(src)="98"> שעוזרות להם להכיר אחד את השני מהר יותר .
(trg)="59"> Benim de bünyesinde çalıştığım Frog 'da , düzenlediğimiz şirket içi tanışma toplantıları , eski ve yeni çalışanları biraraya getirip , birbirimizi bir an önce tanımamızı sağlıyor .

(src)="99"> על ידי החלת תהליך קפדני , אנו נותנים להם פחות שליטה ,
(src)="100"> פחות בחירה , אבל אנחנו מאפשרים אינטראקציות חברתיות רבות ועשירות יותר .
(trg)="60"> Uygulanan katı süreçte , onlara daha az denetim ve tercih sunuyor ; ama , daha fazla ve zengin sosyal etkileşimler sağlıyoruz .

(src)="101"> חברות יוצרות את הונן ,
(trg)="61"> Şirketler , kaderlerini kendileri çiziyor .

(src)="102"> וכמו כולנו , הן חשופות לחלוטין לתגליות מקריות .
(trg)="62"> Bizler gibi onlarında başına mutlu tesadüfler geliyor .

(src)="103"> שהופכות אותן ליותר צנועות , פגיעות
(src)="104"> והומאניות .
(trg)="63"> Bu ise onları daha alçakgönüllü , daha savunmasız ve insana daha yakın kılıyor .

(src)="105"> בסופו של יום , כאשר יתר קישוריות
(src)="106"> ושקיפות חושפות את התנהגות החברות
(src)="107"> לקהל הרחב , היצמדות לאני האמיתי שלהן
(trg)="64"> Günün sonunda , bir şirketin , gerçek benliğine sadık kalmasının , tek sürdürülebilir değer yargısı olduğunu anlıyoruz ; zira , yüksek- erişim ve şeffaflık , şirketlerin davranışlarını gün ışığına çıkarıyor .

(src)="109"> או כמו שרקדן הבלט אלונסו קינג אמר ,
(trg)="65"> Bale sanatçısı Alonzo King 'in dediği gibi :

(src)="110"> " מה שמעניין בך זה אתה . "
(trg)="66"> " Hakkımızda ilginç olan bir şey varsa , o da kendimiziz . "

(src)="111"> בשביל ש" האני האמיתי " של החברות יתבטא בפועל ,
(src)="112"> פתיחות היא מחוייבת המציאות ,
(trg)="67"> Şirketlerin kendi benliklerinin ortaya çıkmasında , açıklık yüce bir rol oynar .

(src)="113"> אבל פתיחות קיצונית היא איננה הפתרון ,
(trg)="68"> Ne var ki , radikal bir açıklık çözüm değildir .

(src)="114"> כיוון שכאשר הכל פתוח , שום דבר איננו פתוח .
(trg)="69"> Çünkü , her şeyin açık olduğu bir durumda hiçbir şey açık değildir .

(src)="115"> " חיוך הוא דלת חצי סגורה - חצי פתוחה "
(src)="116"> כתבה הסופרת ג' ניפר איגן .
(trg)="70"> " Gülümseme yarı açık , yarı kapalı bir kapıdır " , diye yazmış Jennifer Egan .

(src)="117"> חברות יכולות לתת לעובדים וצרכנים שלהן
(trg)="71"> Şirketler , çalışanlarına ve müşterilerine daha çok ya da daha az denetim verebilir .

(src)="118"> פחות או יותר שליטה . הן יכולות לדאוג לגבי
(src)="119"> כמות הפתיחות שטובה להן , ומה צריך להישאר סגור .
(trg)="72"> Ne ölçüde bir açıklığın iyi olduğu ve hangi ihtiyaçlara yakın durulması gerektiği , kafalarını kurcalayabilir .

(src)="120"> או שהן יכולות פשוט לחייך , ולהישאר פתוחות
(src)="121"> לכל האפשרויות .
(trg)="73"> Bir başka seçenek de sadece gülümsemek ve başka ihtimallere açık olabilmektir .

(src)="122"> תודה רבה .
(trg)="74"> Teşekkürler .

(src)="123"> ( מחיאות כפיים )
(trg)="75"> ( Alkışlar ) ( Alkışlar )

# he/06FAU8bBX2ws.xml.gz
# tr/06FAU8bBX2ws.xml.gz


(src)="2"> למה מכונית מעופפת , או ליתר דיוק
(src)="3"> כלי טיס עם מנועים מסתובבים , היא דבר אפשרי בימינו ?
(src)="4"> לפני מספר שנים
(trg)="1"> Çoğunuz şu soruyu sorabilir , ... ... neden uçan bir arabanın , veya daha doğrusu ... ... kontrol edilebilir bir hava aracının , yapımı günümüzde mümkün olsun ?

(src)="6"> מסוג כלשהו יהיו אפשריות
(src)="7"> עכשיו , 60 שנה מאוחר יותר
(src)="8"> אני כאן כדי לומר לכם למה זה אפשרי
(trg)="2"> Yıllar önce , ... ... Bay Ford uçan arabaların ... ... mümkün olabileceğini tahmin etmişti .

(src)="9"> כשהייתי בערך בן חמש
(src)="10"> לא הרבה אחרי כן -- בערך שנה אחרי כן
(trg)="3"> Şimdi , yani 60 yıl sonra , ... ... size bunun nasıl mümkün olduğunu söylemek için buradayım .

(src)="11"> מר פורד חזה את התחזיות שלו
(src)="12"> גרתי אז בחלק כפרי של קנדה
(src)="13"> על צלע הר באיזור מבודד מאד
(trg)="4"> Ben 5 yaşlarındayken , ... ... çok fazla değil , Bay Ford 'un ... ... bu tahmini yapmasından bir yıl kadar sonra ... ... Kanada 'nın kırsal bir kesiminde yaşıyordum , ... ... bir dağın eteğindeki , fazla izole bir bölgeydi .

(src)="15"> בחורף הקנדי לא היתה חווייה נעימה
(src)="16"> זה היה דבר מאתגר ומפחיד
(trg)="5"> Okula başladığım dönemde , Kanada 'nın kışları ... ... yaşına göre biraz kısa bir çocuk için fazla hoş bir deneyim değildi .

(src)="17"> כחווייה של ילד צעיר
(src)="18"> בסוף השנה הראשונה בבית הספר , בקיץ של אותה שנה ,
(trg)="6"> Bu deneyim küçük bir çocuk için ... ... oldukça korkunç ve yorucuydu .

(src)="19"> גיליתי כמה יונקי דבש
(src)="20"> שנתקעו בתוך סככה ליד הבית שלי
(src)="21"> הם עייפו את עצמם
(trg)="7"> Okuldaki ilk senemin sonunda , o yılın yazında , ... .... birkaç sinekkuşu buldum .

(src)="22"> בהתנגשויות עם החלון
(trg)="8"> Evimin yakınlarındaki bir barakada sıkışmışlardı .

(src)="23"> והיה קל לתפוס אותם
(src)="24"> לקחתי אותם החוצה וכששיחררתי אותם , לשבריר שנייה , אפילו שהיו עייפים
(trg)="9"> Gayet bitkinlerdi ve ... ... dışarı çıkmak için kendilerini cama vuruyorlardı , ... ... ve sonuç olarak yakalanmaları kolaydı .

(src)="25"> בשנייה ששיחררתי אותם הם ריחפו לרגע
(src)="26"> ואז זינקו אל המרחבים
(src)="27"> חשבתי לעצמי , איזו דרך מעולה להגיע לבית הספר
(trg)="10"> Onları oradan alıp dışarı çıkardım gitmelerine izin verdim , ... ... yarım saniye geçmesine rağmen çok yoruldular, ikinci kez gönderdiğimde ... ... bir saniyeliğine etrafımda uçuştular, sonra oradan uçarak uzaklaştılar . " Okula gitmek için ne kadar harika bir yol " diye düşündüm .

(src)="29"> עבור ילד בגיל הזה , זה היה כמו מהירות אינסופית , ההיעלמות
(trg)="11"> ( Gülüşmeler )

(src)="30"> וזה נתן לי המון השראה
(src)="31"> ואז במהלך -- לאורך
(src)="32"> ששה עשורים , תאמינו או לא ,
(trg)="12"> O yaştaki bir çocuk için , bu sonsuz bir hız gibi ortadan yok olmaktı , ... ... ve bundan çok ilham aldım .

(src)="33"> בניתי מספר כלי טיס
(src)="34"> במטרה ליצור משהו שיוכל לעשות בשבילכם , או בשבילי
(src)="35"> את מה שעושה יונק הדבש
(trg)="13"> Ve sonraki -- bir sonraki ... ... altmış yıl , ister inanın ister inanmayın , ... ... birkaç tane uçak inşa ettim , ... ... bunları , sinek kuşlarının yaptıkları şeyleri ... ... sizin veya benim için yapabilmek ... ... ve size o esnekliği verebilmek için yaptım .

(src)="37"> קראתי לכלי הרכב הזה , באופן כללי , הליקופ -- וולנטור
(src)="38"> כמו במילה הלטינית volant , שמשמעותה
(src)="39"> לעופף בצורה קלילה וזריזה
(trg)="14"> Ben bu araca, genel özellikleriyle - volantor diyorum , ... ... Latince bir kelime olan " volant" ın anlamı ... ... bir ışığın üzerinde çevik bir şekilde uçmaktır .

(src)="41"> מנהל התעופה הפדרלי , הגוף השולט בכל זה ,
(trg)="15"> Volantor- helikopter gibi , belkide .

(src)="42"> קורא לזה " כלי טיס ריחוף ממונע "
(src)="43"> והם אפילו הוציאו רישיון טיס --
(src)="44"> רישיון לכלי טיס ריחוף ממונע -- בשביל הכלי הזה
(trg)="16"> Tüm uçan araçları kontrol eden FAA , ( Federal Havacılık İdaresi ) bu araca ... ... " kaldrılışı güçlendirilmiş hava aracı" diyor ( Bir güç ile havaya kalkan uçan araç ) ... ... FAA bu tip bir kaldırılışı güçlendirilmiş uçan araç için ... ... pilot lisansı da çıkarıyor .