"Nos Tempos da Brilhantina" ("Grease", 1978)
Aşk
Vou voltar para a Austrália. Não nos veremos mais.
Avustralya'ya gidiyorum, görüşmeyeceğiz.
- Não fale assim, Sandy.
Böyle konuşma, Sandy.
- Mas é verdade.
Ama doğru.
Tive o melhor verão da minha vida e agora tenho de ir.
Hayatımın en güzel yazıydı. Şimdi gidiyorum.
Não é justo.
Ne acı.
- Não estrague tudo.
- Danny, her şeyi bozma.
- Não estou. Estou melhorando.
- Bozmuyorum, güzelleştiriyorum.
- Danny, é o fim?
Danny, her şeyin sonu mu bu?
- Claro que não.
Hayır.
É apenas o começo.
Başlangıcı.
Aqui é o grande Vince Fontaine, começando o seu dia com música.
Ben en zeki sunucunuz, Vince Fontaine, güne müzikle başlayalım. Müzik, müzik.
Saia da cama. É o 1º dia de aula.
Kalkın, okulun ilk günü.
Não seja lerdo e nada de trabalho. Volte para a escola. Você pode passar!
Tembel olmayın, işe girmeyin, okula gidin, sınavı geçin.
E, para começar bem o dia, vou tocar uma velha favorita.
Güne güzel başlamak için, en sevdiğim şarkılardan biri.
Eu resolvo meus problemas e vejo a saída.
Sorunları çözerim, önüm aydınlanır
Nós temos um amor temos de alimentá-lo.
Aramızda aşkların en güzeli Büyütelim onu haydi
Não há perigo podemos ir longe.
Fazla ileri gitmeyeceğimizi biliriz zaten biz
"GREASE
- Büyüteceğiz sevgimizi
- NOS TEMPOS DA BRILHANTINA"
- SAÇ KREMİ İstediğimiz her şeyi olabiliriz Önemli olan saç kremi
Eles acham que nosso amor é apenas passageiro e não entendem que isso é uma pena.
Aşkımızı kıskanıyor Çevremizdekilerin hepsi Niye anlamıyorlar ki? Anlamıyorlar, ne yazık
Eles mentem porque o que é real é real.
Ettikleri sözler yalan, salt hayat gerçek
Vamos parar de lutar, temos de ser como nos sentimos.
Durduracağız artık kavgayı Yaşayacağız duygularımızı
- Brilhantina é a palavra.
Önemli olan saç kremi
- É a palavra, é a palavra.
Saç kremi, evet, tam duyduğunuz gibi
- Que você ouviu. - Ela pulsa e é forte.
Kıyaktır, anlamlıdır
Brilhantina é a hora, o lugar é movimento.
Saç kremi zamanımızdır, yerimiz, hareketimizdir
Brilhantina é como nos sentimos.
Saç kremi hissettiklerimizdir
Nós nos livramos das pressões.
Vız gelir baskılar bize ve takmayız
Convenções são coisas do passado.
Gelenekselliği Geçmişte kaldı onlar
Há uma chance de começarmos agora a acreditar que podemos ser nós mesmos.
Gidebildiğimiz kadar bu yolda gideceğiz İnanıyoruz artık biz İstediğimiz her şeyi olabiliriz
- É a palavra que você ouviu.
Saç kremi, evet, tam duyduğunuz gibi
Ela pulsa e é forte.
Kıyaktır, anlamlıdır
A vida é uma ilusão embrulhada em problemas
Hayat bir hayalden ibarettir Sorunludur
- e confusões
Karmaşıktır
- O que fazemos aqui?
Ne yapıyoruz burada?
Há uma chance de começarmos agora a acreditar que podemos ser nós mesmos
Gidebildiğimiz kadar bu yolda gideceğiz İnanıyoruz artık biz İstediğimiz her şeyi olabiliriz
Brilhantina é a palavra que você ouviu.
Saç kremi, evet, tam duyduğunuz gibi
Brilhantina é a palavra, a palavra.
Saç kremi, evet, tam duyduğunuz gibi
- Vem pegar. - Vai morrer se comer essa droga!
- Yenmez bu, gömülür.
- Ei, eu trouxe de casa!
- Annem hazırladı bunu.
- A coroa saiu da cama por você?
Senin için yataktan mı kalktı annen?
- Sempre faz isso no primeiro dia.
- Okulun ilk günü kalkar.
Grande coisa!
- Vay anasına.
- Aqui, Kenickie!
- Kenickie. Gel.
- O que é?
- Nerelerdesiniz?
E aí cara?
Buradayız.
- O que você fez no verão?
- Bütün yaz neredeydin?
- Você é minha mãe?
- Annem misin sen?
- Só perguntei... - Eu trabalhei.
- Sorayım dedim.