Ռոբերտ Ֆլաերտիի նախաբանը որոնք ես իրականացրել եմ 1910-1916թթ.՝ Սըր Վիլյամ Մաքենզիի անունից:
KUZEYLİ NANOOK Robert Flaherty'le önsöz.Bu film, 1910'dan 1916'ya Sir William Mac Kenzie'nin adına .başardığım Kuzey'deki keşiflerimin uzun dizilerini içermektedir. Keşiflerin çoğu, sadece, rehberlerim olan iki yada üç Eskimoyla aylarca süren bir süreçte hazırlanmıştır.


և իմ միակ ուղեկիցները 2-3 էսկիմոսներ էին:
Bu deneyim, onların yaşamlarına bir kavrayış ve onlara karşı derin saygı duymamı sağladı.

Այս փորձառության շնորհիվ ես ծանոթացա նրանց կյանքին և հարգեցի նրանց:
1913'te Kuzeye büyük bir ekipmanla gittim.

1913-ին ես մեծ խմբով ուղևորվեցի հյուսիս:
Baffin adasında kışladık, keşif işiyle meşgul olmadığım anlar, bizimle yaşamış kimi Eskimolardan bir film derlendi.

ու երբ զբաղված չէի հետազոտությամբ՝ ֆիլմ նկարեցինք մեզ հետ ապրող էսկիմոսների մասին:
Sinema filmi deneyimim olmamıştı ve doğal olarak sonuçlar da alakasız oldu.

և բնականաբար արդյունքներն անբավարար էին:
Ama başka bir yolculuğu üstlenirken, bu ilk filmle biriken fikirle daha fazla negatif (film) sağladım.

Սակայն երբ ձեռնարկում էի հերթական արշավը՝ ավելի շատ ժապավեն ճարեցի՝ հուսալով ի վերջո նկարահանել այս ֆիլմը:
Keşifler arasında, film işini yine sürdürdüm. Sefer teknemizin kaza yapması ve bir teknemizin kaybıyla zorlandığımız;

Կրկին հետազոտությունների միջակայքում ես շարունակ նկարահանում էի: բայց մենք կարողացանք ստանալ զարմանալի նյութ: կինոժապավենների հետ վերադարձանք քաղաքակրթությանը:
onca sıkıntının ardından dikkate değer bir film sağladık. Sonuçta, Belcher adalarındaki bir yıllık kışın ardından, Moose kabilesinden bir melez olan kaptan ve kendim, fimler, haritalar ve notlarımla beraber uygarlıktan çıktık. Negatifleri banyoya alıp eksilediğimde, Toronto'da filmi hazırlamayı henüz bitirmiştim.

և ես ամենից զրկվեցի:
Hazır film, nasıl olduysa yanmadı ve birkaç kez gösterildi -o kadar iyi olmadığını kavramam fazla uzun sürdü.

չէր այրվել և բազմիցս ցուցադրվեց... որ այն բանի պետք չէ: որ եթե կենտրոնանամ մեկ կերպարի վրա կարող է արժեքավոր մի բան լինել:
Ama anladım ki; tek bir karakteri alsaydım, onu Eskimoların temsili olarak sunsaydım .onları çok uzun zamandır ve iyice tanımışken, sonuçlar, o kadar zahmete değecekti.

այս անգամ՝ զուտ ֆիլմ նկարելու նպատակով: որ իմ հերոսն ու նրա ընտանիքը հասկանան և գնահատեն իմ գործը:
Kuzeye yine gittim.Bu sefer filmi, tek başıma yapacaktım. Yanıma sadece kameraları almadım, bundan başka ortaya çıkarken sonuçlarımı basıp görüntüleyen aparatlar da vardı. Şahsım ve onun ailesi, yapmakta olduğum şeyi kavrayıp, değerini anlayabilmiştik.

Առաջին արդյունքները ցույց տալուն պես՝ Նանուկն ու մնացածն ակնածանքով լցվեցին իմ հանդեպ: և պատրաստվում էի վերադառնալ տուն:
Onlara ilk sonuçlardan birazını gösterir göstermez, Nanook'la topluluğu, tam anlamıyla zafer sarhoşuydular. 1920'nin sonunda, film yapmak için fazla sahne çekmiş olduğumu düşündüm.Eve gidip filmi hazırladım. Zavallı yaşlı Nanook, kabinime tutunmuştu.Hala yapabiliyorken, filmler üzerine konuşuyorduk.

եթե մեկ տարի էլ մնամ:
Keşke bir başka seneye de orda olsaydım. "Büyük Aggie" çıkararak kaygı duymasıyla, tüm itirazlarına rağmen neden gitmem gerektiğini hiç anlamadı.

Նա այդպես էլ չհասկացավ՝ ինչու էի այդքան նեղություն քաշել իր մասին "մեծ ագգի" նկարելու համար: խորացել է տեղանքն ու սովամահ եղել:
2 yıldan az bir süre sonra Nanook'un geyik beklentisiyle içerilere girmeyi göze alarak açlıktan ölmüş olduğu haberini aldım.

ճամփորդել է աշխարհով մեկ:
-Kuzeyli Nanook- olarak "büyük aggie"miz, dünyadaki tuhaf köşelerden çoğuna girmişti.

քան քարեր կան նրա հայրենի ափերին:
Sevecen,cesur, sade Eskimo Nanook'un göründüğü . Nanook'un evinin kıyısında, taşlardan çok insan vardı.

որոնք պսակում են աշխարհը:
Gizemli Barren toprakları-ıssız,kayaların saçıldığı, rüzgara açık-dünyanın üstünü kaplayan sonsuz alan.

Ոչ մի այլ ժողովուրդ չի գոյատևի այս անպտուղ հողի վրա և դաժան եղանակային պայմաններում: ապրում է ժողովուրդներից ամենաուրախը՝ քաջարի և եռանդուն էսկիմոսները:
Toprağın verimsizliği ve iklimin sertliği nedeniyle, hiçbir ırk henüz burada ayakta kalamamıştır; Onların tek yiyecek kaynağı da olan tamamen hayvan yaşamına dayalıydı.Burada tüm dünyanın en neşeli insanları yaşardı.

նրա ընտանիքի ովքեր ապրում են Հյուսիսային Ունգավայում՝ Հոփվել Սաունդսում:
-Bu film, Hopewell Sound'un Itivimuit'leri olarak .küçük bir grup takipçi, bir Nanook (Ayı)'un yaşamı ve ailesiyle ilgilidir. Bu film, şefkati, sadakatı ve sabrıyla Kuzey Ungava'da yapılmıştır.

հավատարմության և համբերատարության շնորհիվ է ստեղծվել այս ֆիլմը: բայց ընդամենը 300 բնակիչ ունի:
Nanook ve takipçilerinin av alanı, büyüklük olarak İngiltere'ye... yakın büyüklükteydi.Henüz, 300 kişiden daha azıyla işgal edilmiştir.

Իտիվիմուիտների առաջնորդ և ողջ Ունգավայում հայտնի մեծն որսորդ Նանուկը՝ Արջը:
Itivimuit'lerin şefi ve büyük bir avcı olarak tüm Ungava'da nam salan , Ayı -Nanook.

Նայլա՝ Ժպտերեսը:
Gülümseyen Nyla.

Նանուկ պատրաստվում է ամառային ճամփորդությանը՝ գետով ներքև՝ սպիտակամորթ առևտրականի մոտ և սաղմոններ ու ծովացլեր որսալու վայրերը:
Nanook'un, denizdeki mors ve somon balığı avlanma alanlarına ve beyaz adamla post takası yapmak üzere .nehrin aşağısına yaz yolculuğu için harekete geçiyor.

Քունայուն և Քոմոքը... քանզի այլ ուտելիք չկա: շատ հազվադեպ է պատահում:
İçteki çöl, geyik avı yolunda gitmezse -yiyecek olmadığından-ölüm ülkesidir. Eskimoların yakacak olarak kullandığı ve geyiklerin ihtiyaç duyduğu yosun bile yalnızca yer yer orada burada yetişir.

Այսպես է Նանուկը մամուռից վառելիք ստանում:
Bu, Nanook'un yosunu yakacak olarak kullanma şeklidir.

Ճամփա ընկնելուց առաջ կայակի փխրուն կմախքը հարկ է պատել փոկի կաշվով:
Kyak'ın ince vücudu, yolculuk başlamadan fok balığı derisiyle örtülü olmalıdır.

Երկար արշավ դեպի գետը:
Nehre uzun ve zorlu bir yolculuk.

Ջրաբեր փայտից պատրաստված օմիակը պատված է փոկի ու ծովացլի կաշվով:
Nehirde sürüklenen odun gövdesinden, mors ve fok postuyla kaplı Omyak(Eskimo kayığı)

չորանում են փոկի կաշվից կոշիկները:
Zıpkınların uçlarında, fok derisinden çizmeler güneşte kuruyor.

Հասնում են սպիտակամորթի "մեծ իգլուն"՝ առևտրի կետը: որոնց նա հաղթել է ձեռնամարտերում՝ սովորական հարպունի օգնությամբ:
Beyaz adamla post takası için karaya çıkıyorlar. Nanook'un tilki,fok ve mors dışındaki yıllık avında, eliyle hakladığı 7 büyük kutup ayısı vardır.Zıpkınından daha korkunç bir silahla hiçbirşey öldürmemiştir.

ուլունքների և գույնզգույն կոնֆետների հետ:
Nanook, elindeki kutup tilkisi ve ayısının postuyla, takasçının değerli dükkanındaki bıçaklar,kolyeler ve parlak renkli şekerler için kıyasıya pazarlığa girişir.

Նանուկը հպարտությամբ է ցուցադրում իր ձագուկներին՝ շրջակայքի լավագույն շներին:
Nanook ülkedeki en iyi köpek ırkından olan, genç husky'lerini gururla gösteriyor.

և ի ցույց է հանում իր սեփական ձագուկին՝ 4-ամսեկան Ռեյնբոուին (Ծիածանին):
Geçilemeyen Nyla da genç husky'sini gösteriyor.4 aydan daha küçük bir Rainbow.

Հարգելով մեծն որսորդ Նանուկին՝ առևտրականը ջանում է զվարճեցնել նրան և բացատրել գրամաֆոնի սկզբունքը՝ թե ինչպես են սպիտամորթները "տուփի մեջ դնում" իրենց ձայնը:
Takasçı, büyük avcı Nanook'u dikkate alıp, ona gramofonun prensibini açıklamaya çalışarak, onu eğlendiriyor. --Beyaz adam, onun sesini kaydediyor.

Նանուկի երեխաներին վաճառականը հյուրասիրում է թխվածքաբլիթներով և խոզաճարպով:
Takasçı, Nanook'un çocuklarından bazılarına ziyafet çekiyor-Domuz yağı ve deniz bisküvisi.

և վաճառականը նրան գերչակի ձեթ է տալիս:
Ama, Allegoo ölçüyü fazla kaçırınca, takasçı, hintyağı(müshillik) getirtiyor.

Օվկիանոսի կողմից մոտենում են թափառող սառցակտորներն ու հարյուր մղոնով պաշարում ափը:
Denizdeki başıboş buz kütleleri sürükleniyor. Yüzlerce mil, birinden diğerine geçiyorlar.

Չնայած Նանուկի խումբը սովամահության եզրին է ու անկարող է շարժվել՝ մեծն որսորդը գտնում է ելքը:
Zaten açlığın ince ucundaki Nanook'un topluluğu, hareket edemeseler de büyük savaşçı Nanook, günü kurtaran oluyor.

Փրկության միակ հույսը Նանուկի՝ վտանգավոր սառցակտորները շրջանցելու հմտությունն է:
Tehlikeli buzlaları geçmedeki başarısı yeteneğine kalmış.

Ձկնորսության համար հարմար տեղ է փնտրում:
El kararıyla balık avlamaya yer arıyor.

Ոչ մի խայծ: Փոխարենը՝ կարթալարի ծայրին ամրացված է ծովացլի 2 ոսկոր:
Yemleri yok.Yerine, iki fildişinden oltaya takılan fok postu misinanın sonu sallandırılıyor.

Տեսնելով սնունդը՝ ուրախացած Նանուկը մեծ ձկներին սեփական ատամներով է սպանում:
Nanook, yiyeceği görünce bir kez daha seviniyor. Büyüklerini fildişleriyle öldürüyor.

Օրվա որսը:
Günün avı.

Նանուկն իր եղբայր ձկնորսին հասցնում է ափ:
Nanook, balıkçı kardeşini ağırlığıyla destekliyor.

և օրերով սնունդ չկա:
Deniz yine buzsuz ve sombalığı kaçtı. Günlerdir yiyecek yok.

որ հեռավոր կղզում ծովացլեր կան:
Derken, Nanook'un gözcülerinden biri adadan uzakta bir yerden mors haberiyle geliyor.

քանզի ծովացուլն իրենց համար հարստություն է նշանակում:
Coşku vuku buluyor.Gözlerinde mors, şansla eşanlamlı.

Ափին քնած ծովացլերի հայտնաբերմամբ՝ լարվածությունն աճում է:
Kıyıda uykulu bir grubun keşfiyle, bekleyiş başlıyor.

բայց ցամաքին՝ անօգնական: հաճախ "հյուսիսի վագր" են անվանում:
Morslar sudayken yırtıcı, karada çaresiz olduklarından bir gözcü daima pusudadır. Nerdeyse yırtılmaz postuylayken 2 ton kadar gelen mors, saldırınca, dişleri ışıldar ve "Kuzey Kaplanı" olarak da anılan. "uk-uk" diye mücadele çığlığı atar.

Մինչ զայրացած հոտն անհնազանդ փռնչում է՝ վիրավոր ծովացլի ընկերը շտապում է օգնության՝ ջանալով ազատ արձակել գերուն կապանքներից:
Öfkeli sürü homurdanarak karşı gelir.Zıpkınlanan morsun eşi yardıma gelir.... ....boynuzlarıyla onu kavramaya çalışarak, kurtarmaya çalışır.