SZO, Program cijepljenja
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ AŞILAMA PROGRAMI


Što se dogodilo?
Ne oldu? Ne oluyor?

-Makni se od nje!
Yaklaşmayın ona! - Ne oldu?

Dalje od nje!
- Yaklaşmayın ona!

-Zovite hitnu!
- Ambulansı arayın.

-Ne smije nikamo!
- Buradan ayrılamaz.

-Srce joj je stalo.
- Kalp atışı durdu. - Buradan ayrılamaz.

-Mora u bolnicu.
- Hastaneye gidiyoruz.

-Ne!
Gidemez dedim!

Nisi čula?
Duymuyor musun?

Srce joj je prestalo kucati.
- Kalbi durdu. - Hayır dedim! Hastaneye gitmeliyiz.

-Rekoh ne!
Bir an önce gitmeliyiz.

Požurite se!
Acele edin! Hadi acele edin!

Roba je ukrcana i na putu. -12 ml epinefrina.
Yola çıktık. Geliyoruz. 12 cc adrenalin.

Kreni!
Yürü yürü!

Kreni! -Požuri se!
Acele et!

45 sekunda.
45 saniye. Lütfen geçeyim.

Što nije u redu? -Stani!
Yakınlaştır, tekrar oynat.

Vidiš?
Bak, şu ne?

Zaustavi ih!
Durdur onları.

Zaustavi vozilo hitne!
Durdur şu ambulansı! - Ne arıyorsunuz ki?

Što tražite?
- Emredersiniz.

-Razumijem. Van!
Çık dışarı!

Otvori vrata.
Çabuk ol, aç şu kapıyı!

Trebamo još adrenalina.
Daha fazla adrenaline ihtiyacımız var.

-Pokrij joj usta.
Ağzını kapatın.

-Jeste li dobro?
Tamam, iyisin.

Jeste.
Dinlen hadi.

Odmarajte se.
Sabah Amerika'da olacaksın.

Bit ćete do jutra u Americi. Vodimo vas u Washington.
Seni Washington'a götürüyoruz.

Kraljevo, Srbija
KRALJEVO, SIRBİSTAN

Znaš li kamo su odveli zatvorenika?
Tutsakların nereye nakledildiğini biliyor musun?

U Washington?
Washington demek. Tamam.

U redu. Pobrinut ćemo se za to.
Tamam biz hallederiz.

Hezbollah mora čekati.
Hizbullah beklemek zorundalar.

Idemo u Washington.
Washington'a dönüyoruz.

Kada je nestanak Jolene Parker postao istraga ubojstva?
Jolene Parker davası ne zaman kayıp soruşturmasından cinayet soruşturmasına döndü?

Jesi li mi vidjela ključeve?
- Çılgınca değil mi? Evet. Ne...

-Ludo.
Ne oldu ki?

-Da, što se dogodilo? Policija ima osumnjičenog.
Polis, ellerinde şüpheli birinin olduğunu söyledi.

Što znaju? -Nisu sigurni.
Ne biliyormuş?

Možda je samo otišla u Dayton kao što je rekla?
Belki de sadece şehri terk etmiştir? Dediği gibi, Dayton'a taşınmıştır?

Pronašli su krv, podudara se s njezinom.
Kan buldular. Onunkiyle eşleşti.

Ti svakodnevno viđaš kako ljude ozljeđuju ili ubijaju.
Bunlara her gün şahit oluyorsun. İnsanların yaralanmalarına, ölmelerine.

Ja ne i to me plaši.
Ama ben olmuyorum ve bu beni çok korkutuyor.

Samo pomisao da se to tebi dogodi...
Bunların senin başına gelmesini düşünmek bile...

Obećaj da ćeš se na poslu čuvati koliko je moguće.
Çalışırken mümkün olduğunca dikkat edeceğine söz ver.

Na stolu kod računala.
Masada. Bilgisayarın yanında.

Ondje sam vidjela ključeve.
Anahtarlarını orada gördüm.

Jako kasnim.
Ben çok geç kaldım.