ቴብስ፣ የሕያዋን ከተማ፣ የፈርዖን
Teb: Yaşayanların şehri.
ሰቲ ቀዳማዊ አክሊል ጌጣጌጥ።
Firavun 1. Seti'nin gözbebeği.
የኢምሆቴፕ ቤት፣ የፈርዖን ሊቀ ካህናት፣
Firavunun baş rahibi Imhotep'in evi.
የሙታን ጠባቂ.
Ölümün Bekçisi.
የፈርዖን እመቤት አንክ -ሱ -ናሙን የትውልድ ቦታ።
Firavunun eşi Anhsunamun'un doğum yeri.
ሌላ ወንድ እንዲነካት አልተፈቀደለትም።
Ona başka hiçbir erkek dokunamazdı.
ነገር ግን ለፍቅራቸው, እራሳቸውን ህይወትን ለአደጋ ለማጋለጥ ፈቃደኞች ነበሩ.
Ama aşkları için, hayatlarını riske atmaya hazırlardı.
አንክ -ሱ -ናሙንን ለማስነሳት፣
Anhsunamun'u diriltmek için...
ኢምሆቴፕ እና ካህናቱ ምስጢሯን ሰብረው በመግባት ገላዋን ሰረቁ።
Imhotep ve rahipleri mezarına girip bedenini çaldılar.
ወደ ምድረ በዳ ሮጡ ፣ የአንክ
Çölden geçerek...
-ሱ -ናሙን አስከሬን መውሰድ ወደ ሃሙናፕትራ፣ የሙታን ከተማ፣
Anhsunamun'un bedenini Hamunaptra'ya, Ölüm Şehri'ne...
ጥንታዊ የፈርዖን ልጆች የቀብር ስፍራ
HAMUNAPTRA
ለግብፅ ሀብትም ማረፊያ።
- M.Ö. 1290 ...eski firavunların ve Mısır'ın hazinelerinin gömüldüğü yere götürdüler.
ኢምሆቴፕ ስለ ፍቅሩ ወደ ከተማዋ ዘልቆ በመግባት የአማልክትን ቁጣ ደፈረ። የሙታንን ጥቁር መጽሐፍ ከተቀደሰ ቦታው ወሰደ.
Imhotep aşkı için, tanrıları öfkelendirmek pahasına şehre girip siyah Ölüler Kitabı'nı kutsal yerinden aldı.
የአንክ -ሱ -ናሙን ነፍስ ወደ ጨለማው የታችኛው ዓለም ተልኳል።
Anhsunamun'un ruhu karanlıklar diyarına gönderilmişti.
አስፈላጊ የአካል ክፍሎቿ ተነቅለው በአምስት ቅዱስ ካኖፒክ ማሰሮዎች ውስጥ አስቀመጧት።
Hayati organları çıkarılmış ve beş kutsal çömleğe konmuştu.
የአንክ -ሱ -ናሙን ነፍስ ከሞት ተመልሳ ነበር፣
Anhsunamun'un ruhu yeniden dirildi.
ነገር ግን የፈርዖን ጠባቂዎች ኢምሆቴፕን ተከትለው ሥርዓቱ ሳይጠናቀቅ አስቆሙት።
Ama firavunun korumaları Imhotep'i izlemiş ve ayin tamamlanmadan onu durdurmuşlardı.
የኢምሆቴፕ ቄሶች በህይወት እንዲሞቱ ተፈረደባቸው።
Imhotep'in rahipleri canlı canlı mumyalanarak cezalandırıldılar.
ኢምሆቴፕን በተመለከተ፣ ሆም -ዳይን እንዲታገስ ተፈርዶበታል፣ ከጥንት እርግማኖች ሁሉ በጣም የከፋው.
Imhotep ise daha önce hiç uygulanmayan lanetlerin en korkuncu olan...
አንድ በጣም አሰቃቂ፣ ከዚህ በፊት ተሰጥቶ አያውቅም።
Hom-Dai lanetiyle cezalandırılmıştı.
በሳርኮፋጉስ ውስጥ ተዘግቶ መቆየት ነበረበት። ለዘለአለም ያልሞተ ሁን።
Sonsuza dek lahtinin içinde canlı olarak kalacaktı.
ሰብአ ሰገል እንዲፈታ በፍጹም አይፈቅዱለትም፤ ምክንያቱም የሚራመድ በሽታ፣ በሰው ልጆች ላይ መቅሠፍት ይነሳልና፣ የዘመናት ጥንካሬ ያለው ርኩስ ሥጋ በላ።
Rahipler, insanları kırıp geçiren bir lanetli olarak asırların verdiği güçle sadece et yiyen kumlara hükmeden, yenilmez bir canavar olarak canlanmaması için onun serbest kalmasına izin veremezlerdi.
ለ 3,000 ዓመታት ሰዎች እና ወታደሮች በዚህች ምድር ላይ ተዋግተዋል. ከሱ በታች ያለውን ክፋት ፈጽሞ አያውቅም።
3.000 yıl boyunca insanlar, altında ne tür kötülükler yattığını bilmeden bu topraklarda savaşıp durdular.
ለ3,000 ዓመታትም እኛ ሰብአ ሰገል፣ የፈርዖን ቅዱሳን ጠባቂዎች ዘሮች ነቅተናል።
Ve 3.000 yıl boyunca biz rahipler, firavunun kutsal korumalarının torunları olan bizler, bekçilik yaptık.
አሁን እድገት አግኝተሃል።
Terfi ettin.
የተረጋጋ!
Bekleyin!
በዚህ ላይ ከእኔ ጋር ነህ አይደል?
Bana yardım edeceksin, değil mi?
ጥንካሬህ ብርታትን ይሰጠኛል።
Senin gücün bana güç veriyor.
ጠብቀኝ!
Beni bekle!
እሳት!
Ateş!
ሩጡ ቤኒ!
Koş Beni!
ሩጡ!
Koş!
ወደ ውስጥ ግባ!
İçeri gir!
ወደ ውስጥ ግባ!
İçeri!
ያንን በር አትዘጋው!
Kapatma şu kapıyı!
ያንን በር አትዘጋው!
Sakın kapatma!
የተቀደሱ ድንጋዮች,
Kutsal taşlar.
ቅርፃቅርፅ እና ውበት ፣
"Heykel ve Estetik.
ሶቅራጥስ፣ ሴት፣ ጥራዝ አንድ፣ ጥራዝ ሁለት፣
"Sokrates. Set. Cilt bir, cilt iki...
እና ጥራዝ ሶስት.
"ve cilt üç."
እና...
Ve...
ቱትሞሲስ?
"Tuthmosis" mi?
እዚህ ምን እየሰራህ ነው?
Ne işin var burada?
ቲ፣ ቲ፣ ቲ...
T...
ቲ.
"T."
ባለህበት ላስቀምጥህ ነው።
Seni ait olduğun yere koyacağım.
እገዛ።
İmdat.
ምን...
Ne...
ኦህ ፣ ይህንን ተመልከት!
Şuna bak!